11
Yorum
41
Beğeni
5,0
Puan
306
Okunma

İçtiğim şarabın rengi geceye karışıyor
Kırmızıyla siyahın arasında
Unutur muyum bu kederi bilemem
Ya da unutmak ister miyim
Ben galiba biraz melankoliye melankoliğim
Sarhoş olup da geçsem kendimden
Dediğim bir an....
Mazi denen kara saplı hançer saplanıyor
Tam da düşlerimin ortasına
Muallakta kalıyor ruh gitmekle gitmemek arasında
Ya da belki ikisinin ortasında savrulan bir yürek...
Suskunluğa ram oluyor o anda
Deliyim belki şiirlerimle ben sığmıyorum kalıplara
Ne derlerse desinler uymuyor ruhum
Kendi kuralları var ellemeyin ona
Diken üstünde isyankar sınır tanımaz
Gecenin koynunda yitip giden hayalleri var mesela
Dile gelip söze düşmeyen
Dumanı yakıyor sigaramın kirpiğimdeki dünleri
Ve rüzgar gibi savrulurken anılarda
İzi kalan yaralar bırakıyorum
Hüznüne lokma bandığım şiirlere
Çünkü her yara bir şiir
Her yara bir hayat
Ve ben hayatımı yazarken
Kendi ellerimle yırtıyorum ruhumun perdelerini
Belki biraz fazlaca hoyrat
Sokak lambalarının titrek ışığında
Kırık bir aynadan yansıyor yüzüm
Kendi gözlerimde arıyorum kendimi
Kimi zaman kaybolmuş kimi zaman bulanık
Sevda mı aşk mı yoksa delilik mi bu hal?
Çözemedim hala
Ama yüreğimde bir isyan vara
Bir çağrı var
Ve o çağrı hep şunu söylüyor
“Yaşamak, delice sevmek,
Ve düşerken bile düşmemek.”
İşte öyleyim ben
Kalıplara sığmaz bir rüya,
Şarabın rengine bulanmış
Ve maziyi sırtında taşıyan...
Bir şair bir deli
Ve kendi yolunun yalnız yolcusu
İnayet PİRTİNİ
Siyah Beyaz Şiir
5.0
100% (22)