0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
239
Okunma

Gecenin saat tam üçüydü…
Nescafemi aldım,
Buharı elimde değil, içimde yükseliyordu sanki.
Biraz yorgunluk, biraz düşünce…
Ve ne olduğunu bilmediğim bir eksiklik oturdu yanıma.
Konuşmadan, dokunmadan,
Sadece varlığıyla.
O an…
Aklıma düştü.
Ortada olmayan bir kadın,
Ama sanki yıllardır tanıdığım.
Gecenin saat üçüydü…
Kalbimin sessizliğini en iyi o saat anlardı zaten.
Çünkü herkesin sustuğu bir vakitte,
Onun sesi yankılanırdı içimde.
Gülüşü yoktu, adı da yoktu belki ama
Bir iz bırakmıştı,
Hani sanki bir kitap okunmuş da,
Açık unutulmuş gibi…
Sanki omzuma başını koymuştu yıllar önce,
Ama ben başımı eğdiğim için görmemiştim.
Gecenin saat üçüydü…
Kendi kendime konuşuyor gibi değil,
Sanki o dinliyormuş gibi yazdım bu satırları.
Çünkü bazı kadınlar,
Sadece hayatına girmez…
Ruhuna siner.
Hiç olmadı belki,
Ama hiç çıkmadı da.
Ne adını unuttum,
Ne varlığını kabullenebildim.
Çünkü bazen insanlar gitmeden eksilir,
O da öyle biriydi.
Gecenin saat üçüydü…
Dışarda rüzgâr pencereye yaslanmış,
İçerde sessizlik kelimelerime eşlik ediyordu.
Beni anlayan yok demiyordum,
Ama o an,
Onun anlayacağı şeyler vardı içimde.
Ve hiçbir kelime anlatamıyordu.
O hiç gelmedi.
Ben de hiç göndermedim.
Ama hâlâ bazı saatler üçü gösterince,
Bir kadın varmış gibi susuyorum.
5.0
100% (2)