0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
51
Okunma
Karanlığın en derin yerinde
Bir çift göz gibi yanıyor nöbet ışığı
Ve dağların arasından
Yavaşça yükseliyor bir dua:
"Ey göklerin sahibi
Bu sınırları bize emanet edenlerin
Kemiklerini sızlatma,
Adımızı düşürme toprağın dilinden."
Bir taşın arkasına sinmiş genç bir asker
Avuçlarında ana duası
Ve sırtında sıcacık bir vatan…
Titreyen dudaklarıyla
Bir kelime gönderiyor göğe: “Ya Sabır”
Bir annenin yüreğinden kopan
Sessiz feryadın yankısıdır bu dua
Bir babanın dilsiz gururu
Bir evladın yazgısına çizilen hilal…
Hudut, sadece tel değil
Hudut, sabırdır, secdedir, gözyaşıdır
Gecede ağlayan çocuklar için
Gölgesiz kalan ağaçlar için
Nöbet nöbettir; dua duadır.
Geceleri yıldız sayan eller
Sabahı doğurur bazen
Ve bir tek “Âmin”
Koca bir milletin ayakta kalma sebebidir.
Her taş bir kitap burada
Her rüzgar, bir şehidin son nefesi
Toprağın altı dua,
Üstü yeminle örülüdür.
Hudutta edilen dua,
Şehirde yankılanmaz belki
Ama gökte melekler susar
Ve dinlerler öylece…
“Allah’ım” der biri,
“Ben bilmem;
Sen vatanı sevdir kalbime
Canım çekilirse topraktan
Adımı, yüreğine yaz bu ülkenin.”
Ve o an,
Bir yıldız daha parlar semada
Huduttan edilen dua,
Kutsal kitapların boş kalan sayfalarına düşer.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ / LARDES SYMPRA
(28 Temmuz 2025)
5.0
100% (1)