7
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
453
Okunma

yorgunsun, bitkinsin, umutsuzsun
küfretmek geçiyor içinden her şeye
ev kirası, kalp yarası, günü geçmiş faturalar
istikrar abidesi kaybedenlerin siyaseti
son vurulma tarihi gelmeden tükenmiş
ilişkiler; teessüf ederim keşke az daha
bekleseydiniz sayın bayan!
dayanamayıp sosyal mey’dana yazıyorsun
bu şiirsel küfür, sanat olarak bakılmalı desem de
huzurbaşkanına (!) hakaretten alıyorlar seni
sallana sallana para cezası geliyor arkasından
gitmek istiyorsun bu kapkara şehirden
(şehrin suçsuz olduğunu sonradan anladım
kapkara olmadığını biliyordum zaten,
işin kolayına kaçıp bilmezlikten geldim hep)
gitmek istiyorsun gidişi yücelterek
insanlardan, anılardan, tanıdıklardan
tıslarken bile sahte olan yılanlardan
kalmadı eski yılanlar, eskiden onlar tısladığında
papatyalar eğilirdi, toprak bile saygı duyardı
henüz taksitleri bitmeyen eşyalardan
da gitmek istiyorsun
kalsınlar toz içinde dilsiz şeytanlar
küçük bir valizin var, gidip daha küçüğünü alıyorsun
ne gereği var; küçüğü büyüğünden daha pahalı
tam yola çıkarken metal fermuarı bozuluyor valizin
ruhun hiç çamaşırı selam veriyor topluma
bozulduğu aralıktan fışkırıyor gri baksır
muhtardan başka soran yok “nereye?” diye
insanlar gelmez tamam bu doğru
onların yüzü gelir ama bazı eşyalar kesin gelir seninle
bazıları gelmez, bu onların sorunu
gelmeyene neden gelmiyorsun diye soramam
zaten sevmezdim onları; her birine
dünyanın parasını vermiş olsam da
dünyanın en uzak şehrine gitsen de
bazı anılar mutlaka gelir seninle paçandan tutarak
bu onların huyu, yüzsüz onlar gelirler
çünkü onlar senin gölgendir kapalı havalarda bile
ah, gölgelerin şu dayanılmaz hafifliği!
yukarıda sözlerime başlarken
cesetçalarda çalan şarkıdan dolayı gaza geldim sanırım:
“haydi dedim, yüreğim, gidelim bu şehirden
bu şehir koparmak istiyor beni özlemlerimden
yorgunum çünkü yorgunluğumun yaşamak gibi bir anlamı var
yine de yaşamaktan duyduğum mutluluğun tadına
düşmanlarım ulaşamazlar”
bu şarkı insanları yanlış yerlere sürüklüyor
dedim Ahmet Kaya’ya hem de bağırarak: yorgunum
evet ama yorgunluğumun yaşamak gibi bir anlamı yok
bildiğin yorgunluk, somut olarak
Allahtan somut, bunun soyut olanı hiç çekilmez
caddede yürüyorum şu büyük çoğunluğun caddesinde
kusma kulübünün yanından geçiyorum
gece kulübü gibi bir şeye benziyor
ama bunun siyasetten yatmışlığı da varmış
midemdeki hareketlilikle ilişkilendirmeye çalıştım bunu
“politikacılar midemdeki o büyük solucanı uyandırıyordu”
diye yazıyordu kulübün kapısında neon ışıklı
sonra öyle olmadığını fark ettim, bildiğin karnım acıkmıştı
ne istersin dedi garson: “ortaya karışık pizza” dedim
(Kusma Kulübü, Ahmet Eroğlu kitabı)
5.0
100% (4)