0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
68
Okunma
"Gazze İçin Ruhani Bir Ağıt"
I. BÖLÜM — ZULMÜN GÖLGESİNDE
Kapanmış semâya duâyla açıldı yol,
Ki secdeye durmuş o yetim, o yorgun kol.
Ne firavun ordusu, ne tufan, ne zebûr
Siler Gazze taşına kazınmış olan bu geçit.
Kudretle yazılmış o taş, o duvar, o ses
Ki her harfi Kâf’tan öte bir kıyamet bes.
Zelzeleyle inler ezelde saklı kader,
Bir kule ki yükselir: adaletin nefes.
Çığlığın gölgesinde ezilmiş sütun, ilik
İçinde yanar hâlâ bir Nebî’nin kemik.
Mescid, suskun ağıtla mühürlenmiş bir sûre,
Gözlerde damla değil; cehennemden bir çiğlik.
Çocuktur konuşmaz, çünkü harfler kan olur,
Her masum nefes göğe “Ya Adl!” diye vurur.
Tufandan ağır bir dua, yağmurdan öte bir âh,
Taş taş üstüne değil, secde üstüne kurulur.
II. BÖLÜM — HAKK’IN SÛRETLERİ
Zulmü işleyen değil, susan da ortak olur,
Her suskun hece, bir zalimle yan yana durur.
Lisan sussa da yazar kalb-i ârifin dili,
Çünkü sessizlikte de ilahî hüküm yoğrulur.
Kimi firavun olur, kimi Musa gibi dik,
Sır taşıyan bir ırmak, bazen kana, bazen nûra aktık.
Harf harf bükülürken vefa, taş gibi sağır kalır,
Fakat her bir yetim, ilâhî bir sırra tanıktır.
Her tablonun ortasında kaybolmuş bir besmele,
Her narada saklı kalmış bir Rahman tecellîsiyle.
Yıkılmış evler değil, yıkılmıştır insanlık,
Ama bir taş yerinde dursa, arş titrer bile!
O taş, işte o taş, bir kıyamet kuyusu,
Zulümle değil, sabırla örülür o sonsuz susuşu.
Ve her “Ya Sabûr” yankısıdır kulede çınlayan,
Secdeden inşâ olur, ezanla çakılır kuşu.
III. BÖLÜM — ADALETİN KULESİ
Adaletin temeli kısastır ey cihân!
Mazlumun duası döner semâdan devran.
Göklerde hüküm sürer Rahmân’ın hikmeti,
Her kulaç taşta bir sûre, her basamak Kur’ân.
Kule değil bu; ruhun cismine elbise,
Korkunun gölgesinde dirilişe bir vesile.
Hüküm ne zamandır? Der ki kalpte bir melâik:
"Zalim sanma suskunluk Hakk’ın gecikmesiyle."
Her can bir taş olur, hakikate uyanınca,
Ve her taşta yazılır bir kulun secdesi anca.
Kule yükselmez mecazla, yükselir safiyetle,
Her basamak bir nefes, her nefes bir mihrapça.
Her bir dize bir şahit, her beyit bir isyandır,
Ama isyan ilahîyse, secdeyle barışkandır.
Suskun kalmış zamanın özüdür bu kulede,
Adalet değil intikam, merhametle yansır bak!
IV. BÖLÜM — DUANIN DİLİ
Kelâm biter, dua başlar, kalp susunca
Kelimeler devrilir, nida yükselir sonunda.
Bir tek “Ya Rahîm!” yeter bütün saltanata,
Kule değil bu, göğe açılmış bir niyaz kapısı aslında.
Kaldır başını ey insan, bak Gazze’nin tepesine,
Bir secde inşa olmuş ateşin harlı nefesine.
Bu secde kuru değil, bu secde kelâm değil,
Bu secde bir çığlık, bin yıllık bir cevapsız mektup değil mi?
Zamanı delen bir nida, başlar: "İkra’!"
Ve o andan sonra susar tüm asker, tüm ordu, tüm saha.
Bir çocuk, bir feryâd, bir kan, bir rüya,
İç içe geçmiş kaderle yükselir adaletin burcun da.
V. BÖLÜM — ZAFERİN İÇ SESİ
Bir taş daha, bir âyet daha, bir “Yâ Kâfî”
Ve yükselir kule, mazlumun öksüz bir vakti.
Göğe değdiği an, sema susar, melekler iner,
Adalet inmiştir; o vakit durur tüm felekler.
Ey dünya! Ne görsen az, ne duysan kifâyetsiz,
Çünkü Gazze’de zulüm değil, rahmetle yanar bir diz.
Adaletin kulesi işte budur, duy ey kul:
Zulme karşı inşa edilen sükûtla yüklü bir kul.
Ve nihayet kule tamam olur, ama hâlâ susar,
Çünkü kelâm değil, DUAdır göğe çıkan her satır.
Ne mızrak, ne top, ne saray, ne ferman kalır,
Sadece dua… ve kulede yankılanan sabır.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ / LARDES SYMPRA
(22 Temmuz 2025)
5.0
100% (1)