2
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
293
Okunma
Kutsal sayılan her şeyin bir vitrini vardı artık.
Ve ben,
Biraz toz, biraz duman,
Biraz da kırık bir aynaydım insanlığın karşısında.
Sözler…
Yalnızca dudaklarda,
Sadakat… yalnızca mezar taşlarında kalmıştı.
Dostluk dedikleri o eski armağan,
Şimdi bir ihanet biçimi gibi duruyordu elimde.
Kanatsız kuşlar gibi
Uçmaya yeltenen tüm hayaller,
Rüzgârsız göklerde asılı kaldı.
Gülümseyen her yüz,
Arkasına sakladığı bıçağı parlatıyordu geceyle.
Ve gözler,
Birbirine bakmaz oldu.
Çünkü herkes kendi yalanını sevdi önce.
Sonra o yalanlarla bir ömür kurdu.
Ben ise
Yüz çevirdim sofralardan,
Yalnızlığımla doyurdum içimdeki açlığı.
Bir dost aradım
Kanla mühürlenmiş söze benzeyen…
Bir aşk aradım,
Öz gözü nur, kalana âmâ
Buldum mu?
Hayır…
Ama hâlâ yol alıyorum,
Madem artık inanmamak bir inanç biçimiydi
Yolum inanarak insan kalabilmekti.
5.0
100% (6)