2
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
307
Okunma
Hılt
Topraktan yaratılan suretime,
nefh-i ilâhînin sır kokusu sineli beri,
ey kalbim! nice fânî gamlara tutulur da
ecdadın sedası gibi uhrevî seherler mi unutulur?
Bir yanda semanın billûr kandilleri,
bir yanda beşeriyetin çamura bulanmış nefsî arzuları…
İkisinin düğümüyle yoğrulmuştur damarlarımdaki akış;
bu hilkat hıltı,
ne tamamen göğe yükselebilir
ne de büsbütün toprağa gömülebilir.
Zira her nefeste
bir kuşun kanadına yüklenir tövbeni taşıyan rüzgâr,
her gözyaşında
bir gül tomurcuğunun mahzun sırları saklıdır.
Ve kul, vuslat kapısına varmak isterken
yine dünya bağının dikenlerine takılır elbisesiyle.
Ey ruhum!
unutma, geçicidir rüyanın ateşten ışığı.
Nice kevser düşlere tam uzanacakken
hayret perdesi örter nazarını.
Yine hılt oluruz
toprağın alçak gönüllüğüyle
Rahmân’ın nuruna…
Ve bil ki
her gece semaya yükselen mahrem niyaz,
sabahın alnında
Latîf bir tebessüm olarak görünür.
Kâinatın diliyle söylenen her zikir
ta derûnumuzda yankı bulur.
Çünkü biz,
hem sûr’da yankılanan bir ilâhî nefes
hem de çamura düşmüş yetim bir adımın iziyiz.
Lütfuna mazhar eyle bizi,
bu iki âlemi
tek kalp tahtında hılt eyle,
Ya Rab.
5.0
100% (3)