0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
107
Okunma
Bir gün bu şehir susacak
Ne martı kalacak,
Ne de mendil satan çocuk.
Birileri sustuğunda,
Olur olmaz herkes konuşacak.
Kaldırımlar,
Eski ezberleri bozan
Sessiz bir dua fısıldayacak.
Bir cami avlusundan
Düşecek son harf.
Annenin göğsünde filizlenecek
Ezanla karışık ağıt.
Bir selâ yükselir...
Eski bir mahalleden,
Belki de bacası özlem tüten
Bir köy evinden.
Kapısı açık bir ev,
Yüreği yanık bir kadın.
Bir tasta zemzem,
Bir tabakta helva,
Duvarda hâlâ çocukluk resmi,
Güleryüzüyle asılı duran.
Bir dayı çıkar kahve önünden:
“Çocuktu daha... dün daha çarşıdaydı!”
Ama kimse yakınmaz,
Kimse feryat etmez.
Çünkü bilir bu toprak,
Kadim Anadolu...
Şehide cenaze gibi bakmaz.
Bu sokaklar,
Bir zamanlar umut taşıyordu omuzlarında.
Şimdi beton gibi susuyor duvarlar.
Kim astı bu sessizliği aramıza?
Neden bu yavrunun kucağında...
Bu yüce resim?
Bir gün bu şehir,
Kendini var edecek
Küllerin içinde.
Konuşamadığımız gerçekleri,
İçimizde büyüttüğümüz
O büyük öfkeyi,
Anadolu’nun bağrına saplı,
Yüce dağlarına
Yazacak...
5.0
100% (2)