0
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
58
Okunma
Kimsesizliğimin içindesin
elim sende dedin ama bıraktın
hani sıcacık bir yaz günü öğleden sonrasında
birlikte oyunlar oynayacaktık
birbirimizi kovalayacaktık
zeytin ekmek yiyecektik
birimiz Zekiye bacı
diğerimiz Hanife bacı olacaktık
kıkır kıkır gülüşecektik
yapayalnızlığımdasın
kolun omzumda yürüyecektik
şeftali toplayacaktık yerlere eğilmiş dallardan
çiçek kokularını içimize çekecektik
pembelerden sarılardan allardan
yarım yamalaklığımdasın
annemin sana çay yapayım mı deyişi
o tadın bulunmuyor ki eşi
gökkuşağı kadar harikulade güzellikteydi
çocukluğumuzun gelişiyle gidişi
damağımda hâlâ annemin ekmeğe sürdüğü
koyun yoğurdunun kaymağının süt tadı
aklımda en son okuduğum çizgi romanın adı
reyhan kokulu mahallelerde komşu teyzeler
mis gibi kokardı taş fırında pişen esmer ekmekler
gerçekti bütün masallar
gerçekleşirdi birer birer bütün dilekler
bir burulmuşluğun sıkışmışlığında mahsurum
her yaşanmışlığım küçüklüğüme doğru giden yoldur
yaşım hâlâ en fazla ben diyeyim beş sen de ondur
esriğim dalgınım umutsuzum bembeyaz saçlarımla
her şeyim var çok şükür, lâkin çok fakirim insandan yana
duyduklarım iç ferahlığına serpilen su değil
söylemek istediklerimi ifadeye yetmiyor bu zavallı dil
zamansız mekânsız bir yerdeyim
ne yerdeyim ne gökteyim, sanki hiç bir her yerdeyim
istediğim tek şey, ne para ne aşk ne de başka bir şey
ellerine mor menekşe kokusu sinmiş o minicik çocuğu
öpeceğim pamuk yanaklarından
kollarımla saracağım ben onu
huzurla sona ersin,
bu uzayıp giden masalın sonu...
Gülhan Çeliktaş
5.0
100% (1)