0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
149
Okunma
Uzaktan bakınca güzel görünen bir devire açılsa kapılar
Arkama bakmadan girsem içeri
Uzak bir diyar
Dağlar taşlar yakın bir tek
Kara demliğin etrafında kurulan hayaller
Buğusunda kuşların uçuştuğu bir zaman
Yeşilin tonları çatlarcasına canını ortaya koyarken
Aşkı bekleyen kızların penceresi dar
Bırak kızları her şey dar
Tam gökyüzünü anlayacağın an
Efsane olarak yaşanıyor anlatılanlar
Daha geçen gördüler anka kuşunu kayalıklarda
Kuşkayası koydular oranın adını
Gururları kırılmasın diye göz ucuyla bakıyorlar geçerken
Umutla inancın arasında ki çizginin inceldiği yer
Yalnız çocuklar inanarak gidiyor kuşkayasına
Tenleri ellerindeki sopadan daha kızıl
İnsanı kanı ele verir bu topraklarda
Aralarında taşa güvenenler olmasa
Bakarsan görüyorsun namlunun ucunda kim var
Yine de yumuş oğlanlardan geçilmiyor etraf
Ne özlenen bir devir olacak anlatılmayanlarla
Ölü yatıyorsun yatağa
Ölmek üzere bir adam kalkıyor yataktan
Nefes nefese tutunabileceğin tek yer gökyüzü
Duvarlara değiyor parmakların en fazla
Ne güneşi görebiliyorsun ne de hava karanlık
Dışarıdan gelen sese kulak verirsen
Tuzağa düşüyorsun
Yaşamadığı hayatı kusan kadınların
Tanrıça gibi sergilendiği vitrinlerle dolup taşan sokaklar
Tüm sırları çözmüş gibi bakıyorlar camın ardından
Arada camın olmadığına yemin edecek haldeler
Sıtmalı gibi eskiye özlem duyuyorlar
Bürüklüler geçince kapıldıkları telaş
Göz altlarını yontan zamanı hatırlatıyor onlara
Yaşamak namına ne varsa büyülü olduğuna inanmamı istiyorlar
Sanki biri daha vardı bunu isteyen
Uzaktan bakınca güzel görünen bir devire açılsa kapılar
Arkama bakmadan girsem içeri
Uzak diyarların selamıyla otursam köşesine ahalinin
Sorulan her sorunun cevabını verecekler bana
Hep buna hazırlanmışlar sanki
Yatmadan önce düşledikleri an bu
Kendi karılarından bile sakladılar yıllar yılı
İlk kez gelen ölümün bıraktığı tanışıklık var üzerlerinde
Durmadan geleceğini biliyorlar artık
Soğuyan havanın oyduğu simaları
Nerede yokuş var neresi ova belli
Hangi vadide pusuya düştükleri okunuyor yüzlerinden
Yaşamak namına ne varsa gerçek
İçeriye attığım adım ürpertiyor yüreklerini
Kuşku bırakmayacak şekilde işlenmeli cinayet
Hüzünlerini dindirecek başka çareleri yok
Keman kadar sevmediler beni
Yaşanmayan ne varsa karanfil gibi cebime doldurup
Uzaktan bakınca güzel görünen bir devire açılsa kapılar
Arkama bakmadan girsem içeri
İçimi kemiren üzüntüyü bir kenara bırakıp
Gürzün gördüğü diyarlara doğru koşar adımlarla yürüsem
Kurulmuş düzenin zekileri konuşsun dursun arkamdan
Çağları aşar durur gülümsemem
Yalnız sevilmemiş adamların sırıtışları tırmalıyor resmi
Onca ter nehirleri bile kıskandıran
Sizi dinlemek için geçtim kapıdan
Yaşamak neyse siz anlatacaksınız bana
Ruhunuza gömdünüz biliyorum
Kelimenin belini kırarak saklasanız ne yazar
Atlar bunun için durmadan koşuyor
Kuşlara bu yüzden kıskanarak bakıyorsunuz
Soluklansam aranızda birazcık
Hiç ölmeyeceğim sanırdım
Yoldan geçen kağnı korkutuyor beni
Tekerlerin gıcırtısını duyan herkesin aklında aynı ses
Başka diyarların esintisi körükler ölümü
5.0
100% (1)