0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
185
Okunma
Nereden bildin depremzede olduğu mu?
Hangi kırçıl anın durgunluğu devinir ruhunda
Amanosların ürküten gıcırtısına kenetlenen dişler
Bir elinde ölümden güvercinler bekleyen sessizlik
Bir elinde Allah’a teslimiyet
Kim bilir hangi gökyüzünde serinler artık ruhu
Adam sanki Nuhun gemisini bekliyor kıyıda
Hâlâ enkaz ayaklarının dibinde kanlıyken
Üç kez tükürse yere
Üç kez ayağıyla vursa yere
Üç kez dönüp baksa düştüğe yere tekrar
Seyrelttiği yanına kar kalanlara tükürse durmadan
Üç kez daha tükürse yolda
Mapushanenin duvarları nemlenir dertten
Betonun karşısında körelen giyotine olan kini
Görüp de bir türlü bakmadığı şey neydi
Kuşların hangi diyardan geldiğini iyi biliyor
Tozlu kanatları çırpınıp durur gökyüzünde
Göbeleği bulan bir kadının mutluluğundan eser yok
Fezaya uzanan dallara montajın çirkefliği
Yok artık eline kalem almış bir şairin sesi
Serene asılmış bir korsan görse
Su vermekten utanan yüreği buruk
İkarus bile enkazın altında kalmış
Bu alemde bir anda gelir evine herkes
Üzerine neyi örtersek üşürsün artık
Esinti derim ben bir kaç kuşun canıdır
Kendini doğurmak için bunca çabaya rağmen
Yakasına dikmiş ömrünü bir kez
Her düğmesinden kan sızar
Öyle bir gün gelecek ki
Dikiş tutmayacak artık hiçbir şey
Yokuşun düzlüğü canını sıkıyor
O anın hüznü çökmüş yüreğine
Bakışlarından belli
Nerede olsa tanırım bu yitikliği
Devlet değil ki yaşamak için savaşsın
Tek bir kişi ölmedi diye beraat etti herkes
Her şeyi ayakta tutmanın çirkinliği
Gökkuşağı gökyüzünde güzeldir
Memurun fetbazı devlet dairesinde
En güzel selâlar belgelerle okunur
Selâyı okuyan devlet zaten
Emsaliyle uçmayan kuşu vurursan
Musalla taşında dirilmeyen insan
Enkazın altında can verir
Gittiği diyarların hasretini çekmiyor artık
Buradan belli depremzede olduğu
Bakıp da bir türlü görmediğimiz şey buydu