0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
62
Okunma
Kırlangıçlar dile düştü sensizliğin sabahında,
Gökyüzü çatlarken bir ilkbahar fısıltısıyla,
Adını duydum toprağın uyanan nefesinde.
Ey Sümbül Gözlü,
Bakışlarında bir asır dinleniyor.
Medeniyetlerin çınarı altında çalınmış genç bir şarkısın sen,
Her kelimenin maziden gelen bir yankısı var;
Seninle konuşmak,
Bazen Divan edebiyatının bir beytine dokunmak gibi:
Harf harf yakıcı, mısra mısra merhem…
Saçların taze bir yağmur gibi dökülür omzuna,
Ben o yağmurun altında çocukluğunu arayan bir adamım.
Bakışların ise sümbül:
Rengi koyu, kokusu diriltici.
Ben her nefeste filizlenirim,
Sen bir an olsun yere bakınca bile,
İçimde çiçekler açar.
Sen yürürken, ayaklarının bastığı yeri
Sessizce öpen rüzgârı kıskanırım.
Ey Sümbül Gözlü,
Senden önce gelen bahar,
Aslında senin ayak sesinmiş, şimdi anlıyorum.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ / LARDES SYMPRA