0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
60
Okunma
GAMZ-İ CİHAN
Bir gelincik gamzesi düşer bozkıra, sessizce...
Yüzyıllık bir sabrın içinde,
Nur-u ilahiyle titrer göğün rengi.
Bu dâr-ı dünya,
Bir gül goncası kadar narin,
Sen geçince,
Mavi bir rüya sarar zamanın damarlarını.
Aşkın rengi nedir bilmem;
Belki bir şiirin son hecesinde,
Belki bekleyişin en sabırsız yerinde,
Belki de... bir çâre fısıldayan nefesinde.
Umut, bir muştudur içimde,
Mim Sarayı’nda kaybolmuş bir kelam gibi
Elif’in gölgesine yaslanır,
Sol yanımda kalan bir kırılganlık.
Şehri İstanbul’a baktım dün gece,
Kokunun yayıldığı sokakları ezberledim.
Anadolu’nun nabzıydı yürüyüşün,
Bir efsane gibi sürdü ayak izlerin.
Cennet bahçesinden bir tutam bahar taşıdın avuçlarında,
Mai saçaklı üzüm bahçelerinde,
Nar taneleri gibi döküldü sözlerin.
Amin kuşları sığmaz oldu göğsüme,
Zümrüdüanka uyandı her susuşumda.
Seninle konuşmak,
Safderun bir kalbin ezan sesini dinlemesi gibi:
Derin, sarsıcı, kutsal...
Şimdi sen yoksun,
Ama şiirin devam ediyor içimde.
Her dizede başka bir çağırış,
Her imge başka bir vuslat.
Gamz-i Cihan...
Bir bakışındı belki,
Ama ben orada kendimi kaybettim.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ / LARDES SYMPRA
5.0
100% (2)