1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
206
Okunma
Bir bakıştı önce,
Dünya durmuştu o an.
Sen gülünce
İçimde yıllardır sessiz kalan her şey dile geldi.
Gökyüzü bile şahit olmuştu o gülüşe.
Sana baktığımda
Hayat, içimden süzülen bir dua gibi akardı.
Hiç kimseyi öyle sevmedim—
Kendimden bile fazla sevdim.
Ama sonra…
Gözlerin kaçtı benden,
Sözlerin azaldı,
Ve sessizlik girdi aramıza.
Anlamadın.
Ben, sustuğum her saniyede biraz daha eksildim.
Ve sonra…
Hiç beklemediğim yerden geldi yıkım.
Bir yabancının gözlerinde gördüm seni
Ve sustum.
Bağırmak, haykırmak istedim—Ama sadece içimde yankılandı sesim.
Şimdi...
Sana bunları söylemiyorum ama
İçimde bir feryat var ki—
Yer gök bilsin istiyor.
Yağmur yağsın mesela,
Herkes sırılsıklam olurken
Senin tenine bir damla bile değmesin.
Ama o kuruluk,
İçini buz gibi yaksın.
Bir sel kopsun,
Etrafındaki her şeyi yerinde bıraksın, Ama seni alıp götürsün.
Öylece...
Köklerinden sökülmüş gibi.
Ne uğurlayanın olsun
Ne de geri dönecek bir tabutun
Nede kazılacak bir mezarın.
Gökyüzü öfkelensin sana,
Şimşekler düşsün tam önüne,
Her seferinde gözlerin tavşan gibi kamaşsın ama
Yolunu yine de bulama.
Fırtına çıksın,
Fakat yönünü kaybetmek yetmesin kendinide kaybetsin
Yüreğin de şaşsın.
Ve bir gün…
Dilin kelime-i şehadeti söylemeye çalışırken
Sendelesin...
Söyleyemeyesin.
Ciğerimi yaktın.
Ama...
Bunları bile diyemiyorum.
Diyemiyorum çünkü…
Sana hâlâ kıyamıyorum.
Çünkü seni hâlâ seviyorum.
Öyle derinden, öyle sessizce ki—
Belki kendime bile itiraf edemiyorum...
Sen bana ne yaparsan yap...
Ben seni hâlâ yüreğimde taşıyorum.
Ve belki bu yüzden hiç iyileşemiyorum.
5.0
100% (4)