0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
98
Okunma

Son Nöbet
Bir gece daha içime çöktü,
ve yine “her şey yolunda” dedim,
yalana en çok inanan ben oldum bu sefer…
çünkü kimse bilmezdi,
asayişim sensizlikle darmadağın.
Bir sigara yaktım…
Gözlerin geldi gözlerimin ucuna,
sanki dumanla çağırır gibiydin beni,
o duman ki;
göğsümde gizlediğim tüm cümleleri boğdu sessizce.
Seninle konuşmadığımız o geceler vardı ya hani…
Aslında saatlerce susup,
birbirimizin içini bağırarak dinlediğimiz,
ama yine de hiçbir şeyin değişmediği o geceler…
işte ben hâlâ o gecelerdeyim,
sen çoktan sabah olmuşsun.
Sokak lambası gibi hissediyorum kendimi;
herkesin geçip gittiği,
ama kimsenin bakmadığı,
sadece yanmakla yükümlü,
ışığını kimseye yetiremeyen…
Ben seni sevmedim sadece,
sana inandım,
kendimi de sana benzettim,
ve sonunda, seni benden ayırınca
ben diye bir şey kalmadı geriye.
Bir rüzgâr geçti az önce,
mavi…
tenine benziyordu dokunuşu.
İçim ürperdi.
Sanma ki üşüdüm,
ben senden sonra hiçbir havaya güvenmedim.
Şimdi yalnızım.
Ama yalnızlık değil acıtan,
kalabalıkken sensiz kalmaktı en çok yakan.
Yüzlerce ses arasında,
sadece senin sesini duymayı beklemekti…
bir daha hiç gelmeyeceğini bile bile.
Yani anlıcağın,
ben seni unutmadım,
sadece taşıyamadım.
Sana yük olmamak için bıraktım kendimi
yorgunluğumun ellerine…
Ve öğrendim ki,
bazı sevdalar ölmez,
sadece mezarını yüreklerde taşır.
Ve öğrendim ki,
bazı aşklar yarım kalmaz, içte kanar,
bazı suskunluklar konuşmaz, içten yanar.
Bir gönül, bir gönülden böylece silinmez,
Sevmek unutulmaz… sadece sessizce gömülür, kimsenin bilmediği bir zamana kadar...