0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
164
Okunma
Eskiden erken gelirdi tren garına
Tesbihleri şakayık ve numan
Bıyıkları burma, serkeş zaman
Yılgınlık, tüm bulutların üstünde
Kimse çiçek açmıyor
Yar düşünde, ince gülüşünde
Tebessüm halkaları var.
Tren garında noksan saat, kahredici duruş
Elimde tesbih, mavi rüzgar
Kırklar okundu tepede yadigar atlar tepti yanaklarımı
Küçük tığ gibi raylar anne sütü örer
Dualar içimde ilmek ilmektir
Senin cengine kılıcım yetemez
Bir maral kokar sokaklar
Kınadan kızıl güller başlarda
Başaklar saçları dalgalar
Yürürken öper topuklar asfaltları
Ana dili yalnızlık olan bu insanlar
Durgun sularda trenlere biner
Körfezde yoğrulur yeniden,yeniden
Her şey başlamalı mı derken
Hiç bir şey olmayan teller
Yalnızlığın telgrafını okur güvercinlere
Ben gardaki telaşı kaybettim
Ben gardaki telaşı kaybettim
Mavi gözlü dedeler
Sarı saçlı bebeler
Yüreği volkan analar
İki gözlük koy çantaya
Bir kutu, biraz esvap
Bir minder yolcu kokulu
O kadar işte tüm insanlığı toplasak
Bir insan binmiyor trenlere
5.0
100% (3)