11
Yorum
37
Beğeni
4,9
Puan
489
Okunma
avcısı değilim
ağıt yakan dağların
yaralı Munzur’un ceylanıyım
gözesinden
soğuk sular içen
iki gözümde iki düş
güneşin doğduğu yer kavliyle
su götürür ay ışığını
cennet bahçelerime
yar açar gökyüzü
tunç çağının kıyısında
zamanın elçisi mi ellerin
ve bir adamın kederi
buluttan kayık
öteki yaşama
denizleri yürüyerek geçen
kırık kalbimden kalbine
susarak sırrını
çatlak avuçlarımda
mor kandil misali
aminlenen bir duada
yanık dillerimiz
ölüm
arınmanın ahdi
kınalı taşlarından
mühürlenmiş dağların
sümbül döşeli patikalarından
Dersim’den...
bir avuç suyla
koşar gelirim
gönül ağrı’na
ölümlerden ölüm beğen
toprağın hikayesi
ektiğini biçme çağında
kantarında kalbi olan
bir vebalin
muhakemesi kurulunca
hakkın divanına
kahır gözlerimizden
dudaklarımıza inen gülümseme
aşk ki
hakikate yürümek
ağır ağır
yanmak
küle yüz sürmeden
ve
en karanlık zindan
azaba düşmüş vicdandır
dervişlerle düşer
çile yoluna
penceremin aktığı gün mavi
yeşil dallarını
rüzgara bırakmış
ağaçlar
ormanın kucağında
bir damla vaha
Sahra’ya ağlayan
körpelerin çalınan sevinci
vebali taşıyanın boynundan
boynumuza
örste dövülen pranga
dar alma
sevinçten muaf insan
göğsümü yakmasın çığlığın
beyaz kanatları bulutların
incitmez yüreğini
dilimde
gümüş hızması sözün
kalbim zer
susun sırrına
sus’ma…
Vaha Sahra
07 Mayıs 2025
19:49
5.0
94% (17)
4.0
6% (1)