9
Yorum
40
Beğeni
5,0
Puan
402
Okunma
Gökyüzü buruşturulmuş bir mektup gibi katlanıyor üzerime.
Yıldızlar bir dua gibi iniyor yeryüzüne.
Bir zamanlar kaybolmuş bir çakmağın sıcaklığını arıyorum cebimde.
Yani, içimi ısıtan hiçbir şey kalmadı artık.
Bir şehir hatırlıyorum,
Duvarlarında öfke dolu cümleler vardı.
Şimdi her köşe başı suskun ve solgun.
Avuçlarımdan dökülüyor hızla geçen hayatın anıları.
Geceyi kim uydurduysa,
Ona sabahı anlatmak lazım.
Çünkü bu karanlıkta ışık bile küfreder kendine
ve ben yalnızlığa kullanılmamış bir isim taktım geçen gece.
Herkes sussa da konuşur bazen nesneler.
Bir posta kutusu mesela:
Hiç mektup almadan yaşayan ihtiyarlar gibidir.
İşte ben de oraya içimi attım bir zamanlar ve geri dönmedi.
Gömülmüş kelimelerle kazıyorum bu satırları, bir göçüğün içinden.
Yani, kimse duymasın diye.
Çünkü duyan biri olursa,
Onun da ruhu parçalanır diye korkuyorum.
5.0
100% (16)