0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
161
Okunma

DİLİMDEKİ PRANGA
Merhaba sevgili,
kırık bir düş avuntusuyla,
hayal sandığın o gerçek bendim.
Derdest edilerek harlarda yanan yüreğimin bana ait olması,
sevmesini bilen herkesçe malum.
İster gözlerin görmesin,
ister tenin hissetmesin beni.
Ben bilirim aşkın en yalın halini.
Eksilerek içinden geçtiğimiz bu zamanda,
içimde gezinir şiir kafilesi!
Adı aşk ise,
adı sevgi ise,
neden gizli bir misafir gibi ağırlayayım ki seni?
Hangi tümcelerle,
hangi sevi sözleriyle tüketeyim nefesimi?
Kanatmaz mı dudaklarımı adını sessizce anmalarım?
Hayalin ruhumda çıkarmaz mı isyanlar?
Neyse ki gecenin koyu karanlığı,
dört duvar arasında mülteciyim.
Ne zaman gözlerimi kapasam,
tavanda belirir silüetin.
Çalınır fonda Osman Berber’den;
"İşte geldim kapındayım" şarkısı.
Görmeme,
tanımama gerek kalmadan,
sesinin tınısını duymadan;
"Sen mi geldin" şarkısıyla seni tanır,
ardına kadar kapılar açarım.
Her notası sen,
her melodisi sen diye işlenir damarlarıma.
Kim bilir belki birlikte kaldırırız gecenin karanlık perdesini.
Belki bir sevgi tohumu düşer yüreğimize,
tomur tomur aşk filizlenir çorak sinemizde.
Dokunmaya kıyamadığımız,
sarılıp koklayamadığımız bir hayali taşırız gelecek nesillere.
Ben,
gözlerimin en koyu mavisini,
sen,
en derin,
en anlamlı bakışlarını verirsin.
Ne mektuplar yazmaya gerek kalır,
ne de özlemeye.
Hissederek tüketiriz dudaklarımızda nefrsi.
Halel getirmeden aşkın kutsiyetine,
adına yazdığım şiirleri okurken,
sen baygın bakışlarla kutsarsın sözcükleri.
Ey uzaktaki sevgili,
ey görmediğim kadın,
ey içimde yeşeren umut,
dilime prangalar vurulur,
sınırlı sözcüklerle nasıl anlatayım sonsuz bir sevgiyi?
Efkan ÖTGÜN