1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
184
Okunma
"Vurulduğum Yerlerden"
O gün yağmur yağıyordu. Gri gökyüzü, içindeki boşluğu tamamlar gibiydi. Kalabalık bir şehrin ortasında yalnız yürüyordu. İnsanlar yanından geçip gidiyor, kimse onun gözlerine bakmıyordu. Belki de iyi oluyordu. Çünkü gözlerinde hâlâ o vardı… O gidişin izi, o alaycı tebessüm, dilinden düşmeyen ismi.
Bir zamanlar onu her şeyden çok sevmişti. Gecelerce onun hayaliyle uyanmış, onunla hayal kurmuştu. Ama şimdi, aynı gecelerde gözyaşıyla boğuluyordu. Aşkı en çok sevdiği yerden vurmuştu onu — kalbinden.
“Bir daha sevmem,” dedi kendi kendine. “Bir daha aynı ateşe dokunmam.” Ama ne mümkün… Her adımda hatıralar geri dönüyor, her köşe başında onun sesi çalınıyordu kulağına. Gitmişti, ama izi kalmıştı. Hem de en keskin haliyle.
İhanet öyle kolay iyileşen bir yara değildi. Hele ki sevgiye sığınan bir yüreğe saplanmışsa hançer… En çok da nefretin, sevdanın içinden doğmasına yanıyordu. “Ben mi bu hale getirdim seni?” diye sordu defalarca kendine. Cevap hep aynı yerde takıldı: sessizlikte.
Zamanla içindeki sevdayı gömmeye karar verdi. Şiirler yaktı, mektuplar yırttı, resimleri ateşe verdi. Belki de bu, bir vedaydı. Belki de intikamın en zarif haliydi: unutmak.
Ama unutmadan önce, bir kez daha bağırdı gökyüzüne:
“Lanet olsun sana
Dudaklarımdan düşmüyor ismin... hâlâ.
Gözlerimden gitmiyor... alaycı siman.
Son kez görsem bile yüzünü...
Dönüp bakmam ardına.
Hadi... çek git şimdi hayatımdan.
Bir kez olsun... geriye bakma.
Bırak yarım kalsın bu sevda.
Sevmesin bu gönül bir daha.
Yüreğimden vurdun beni.
Lanet olsun sana.
---
Hani... sevenler sevgi dolu olurdu ya,
Senin yüreğin... neden nefretle doldu?
Söyle... ben miydim sana acılar tattıran?
Gözlerine yaşlar doldurup...
Hayata umutsuz baktıran?
O zalim ben miydim?..
Yoksa... sen miydin bunları bana yaşatan?
Kalbimden vurdun beni.
Lanet olsun sana.
---
Tutunduğum dallar... artık taşımıyor beni.
Seninle doldurduğum bu benliğimi...
Aklım bile... kabullenemiyor artık.
Yazdığım satırlar... bana düşman şimdi.
Yüzüme... ateş püskürüyor.
Giderken... keşke dar ağacına assaydın,
Sana olan sevdamı... içimde öldürseydin.
Aklımdan vurdun beni.
Lanet olsun sana.
---
Duygularım... zindan gibi.
Karanlıklar içinde... yaşıyorum sanki.
Mahkûm edilmişim... aşkın mapusunda.
Attığım adımlar... yarım kalıyor.
Çarpıyor... gönlümün duvarlarına.
Tut ellerimden... ya Rab,
Kurtar...
Ruhumdan vurdun beni.
Lanet olsun sana.
---
Uykularım kaçıyor... gece yarısı.
Sol yanımda... dinmeyen bir yara,
Sanki... bir kurşun yarası.
İçtiğim su bile... zehir gibi.
Boğazıma diziliyor... nefesimin sancısı.
Bu canın yok artık... yaşamaya sebebi.
Aşkın tuzağına düşürüp...
Kalleşçe vurdun beni.
Lanet olsun sana.
---
Bu gece... içimden söküp attım seni.
Çıkmaz sokaklara... bıraktım sevgini.
Volkan ateşlerinde... yaktım resmini.
Mektuplarını... yırtıp attım şehrin
soğuk ve karlı... beyaz yollarına.
Eğer adını... bir daha anarsam...
Yazıklar olsun bana.
Çünkü sen... hislerimden vurdun beni.
Lanet olsun sana.
Erkan ŞEREMET
5.0
100% (1)