17
Yorum
53
Beğeni
0,0
Puan
1489
Okunma
Bir hiçlik düştü içime,
varlıkla yokluk arasında,
kendini silen bir iz gibi,
ne düşe kök salan, ne göğe uzanan.
İstekler, b’eklentiler,
bir mumun titrek alevi gibi,
bir nefesle sönmeye hazır.
Keşkeler, belkiler, şayetler…
Yolun kıyısına düşen gölgeler gibi
silindi yavaşça.
Terk edenin ardından dönüp bakmadan,
sessizce uğurlamak vakti geleni.
Gelene hoş, gidene eyvallah,
eller boş, gönül dolu.
Vermek almadan, almak unutmadan,
varlığı yadsıyıp, yoklukla doymak…
Ve şimdi,
ateşten geçip yanmamak,
soğuktan geçip donmamak.
Ne küle dönmek, ne kıvılcım saçmak,
sadece rüzgârın dokunuşu gibi
her şeyin içinden geçebilmek.
Ne gitmek, ne kalmak,
sadece asılı kalmak…
Hiçlikte.