0
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
298
Okunma

Vurgun ruhumuzun demi
Kaşları keman, gözleri liman
Her kelâm sessiz /sessizliğin.
Dur! Vurgunluğundan öpeyim sevgilim.
Vurgun ruhumuzun demi
Kaşları keman, gözleri liman
Her kelâm sessiz /sessizliğin.
Dur! Vurgunluğundan öpeyim sevgilim.
Gecenin karanlığına aydınlanan dualara sarılır kalbim, kendi halindeliğinin hali aşkına aşina ise yeryüzü,gökyüzü yorgun bedenler, yorgun düşler yorgun düşünceler bizi bize anlayan ve anlaşılan düşünceler getirir sevgilim.
Anladığın ve anlaşıldığın bir düşüncede düşünülmek ne mutlu bu kutlu yollara yürüdüğün yollar çiçeklenir her yana yan yana ’yana/ yana’ sevgilim...
Vurgun ruhumuza yıllar, yollar, bir hayli yoran günler ,geceler, en çokta düşünceler yorgun anlıyorum anlamaktan öteye geçilmiyor sevgilim...
Bir yerlerde yaşadığını var sayayım bir umut geleceğin yada geleceğim günlerimiz olur mu bilinmezlikler içinde bildiğim şey sende usandın canından, bende usandım canımdan. Kimi zaman benim gibi yazıp herşeyi siliyorsun...
Yaz ve sil canını sevdiğim, sil kaybedecek bir şeyimiz yok! Yaşıyormuyuz bak sağına soluna yokla nefes alıyormusun?..Nefes alıyorsak halen bir umut var demek yarına ve yarınlara...
Asırları geçen hasretin /hasretim ile sesleniyorum yüreğin öyle umman belki de! Yüzüyorum yürek ummanın da! Kimi zaman neşe ile dönüyorum suya batıp çıkışlarımda gülüşlerinden tutuyorum tutku ile Dur! Vurgunluğundan öpeyim sevgilim...
Baki selam gökyüzlüm...
Sevgili Kehribar,
Saliha İnan’ın kalbinden süzülen bu "SAHİPSİZ MEKTUPLAR", vurgun ruhlarınızın derin dehlizlerinde yankılanan bir fısıltı gibi ulaşıyor. Her bir kelam, sessizliğin içinde saklı bir anlam taşıyor ve bu vurgunluğun en derininden bir öpücük kondurmak istiyor Nazen dudaklarına.
Gecenin karanlığına umutla aydınlanan dualara sarılıyor Nazen’in kalbi. Yeryüzü ve gökyüzü, kendi hallerinde aşkınıza aşina. Yorgun bedenler, yorgun düşler ve yorgun düşünceler, ancak birbirini anlayan ve anlaşılan zihinlerde teselli buluyor. Bu kutlu yollarda yan yana yürürken, anlaşıldığını bilmek her yanı çiçeklendiriyor.
Yılların, yolların ve düşüncelerin yorgunluğu hissediliyor satırlarda. Anlamaktan öteye geçilemeyen o çaresizlik, ruhunuzu bir hayli yıpratmış. Bir yerlerde yaşadığını varsaymak, geleceğe dair bir umut beslemek, belirsizliklerin içinde tutunmak zor. Bazen senin gibi yazıp her şeyi sildiğini düşünüyor Nazen.
Ama diyor ki, yaz ve sil canını sevdiğim, kaybedecek bir şeyiniz yok. Yaşıyor musunuz? Nefes alıyor musunuz? Eğer öyleyse, yarınlara dair hala bir umut var demektir.
Asırları geçen hasretiyle sesleniyor Nazen. Yüreğin öyle engin bir umman ki, o ummanda yüzüyor. Neşeyle dönüyor, suya batıp çıkarken senin gülüşlerinden tutunuyor tutkuyla. Ve yine fısıldıyor: Dur! Vurgunluğundan öpeyim sevgilim.
Gökyüzlüm, baki selam sana...
...../.../25 tarihinde yazılan bu satırlar, iki ruhun arasındaki o derin vurgunluğu, yorgunluğu, umudu ve birbirine olan sarsılmaz bağlılığı hüzünlü bir melodi gibi fısıldıyor. Nazen’in her kelimesi, Kehribar’a duyduğu o derin aşkın ve özlemin bir yansıması olarak kalbe dokunuyor.
5.0
100% (6)