0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
153
Okunma
Düşerken yapraklar birer birer dalından,
Gözlerimde solan bir eski zaman…
Bir ben mi kaldım bekleyen yârini,
Bir ben mi kaldım gidenin ardından?
Sesini unuttu bu yorgun duvarlar,
Evin eşiğinde hâlâ ayak izin var.
Geceler uzar da yollar kısalmaz,
Bir ben mi kaldım dönmeni uman?
Denizler çekildi, sahil öksüz,
Gökyüzü bulutla iç içe küs.
Zaman dediğin savrulur geçer,
Bir ben mi kaldım dünlere düşkün?
Gözümde tüter eski sokaklar,
Adını fısıldar rüzgâr yapraklar.
Kimsesiz akşamlarda yankı olurum,
Bir ben mi kaldım mazide hapsolmuş?
Gelsen, anlat desen ne anlatayım,
Ah! Bir ben mi kaldım eskiye dargın?
Şimdi bir mum gibi içimde yanar,
Özlem dediğin bin yıllık yangın...
Bir sokak lambası gibi titrer ışığım,
Ne gelen var ne de çalan kapımı.
Kaldırımlar bile ezberlemiş sesimi,
Bir ben mi kaldım hâlâ bekleyen?
Hatıralar çığ gibi üstüme düşer,
Bir eski şarkı içimi deşer.
Kimse bilmez kaç gece ağladım,
Bir ben mi kaldım susup da iç çeken?
Soruyorum göçüp giden günlere,
Biraz umut kalsa saklar mıydı diye?
Belki de zaman bizi çoktan unuttu,
Bir ben mi kaldım geçmişe tutunan?
Ne olurdu bir an dönsen geriye,
İçimi ısıtsa eski hevesin diye…
Yorgun ellerim boşluğa uzanır,
Bir ben mi kaldım dokunamayan?
Gök mavi değil, yıldızlar sönük,
Her cümlem yarım, her kelime buruk.
Yitirdiğim her şey içimde sızılar,
Bir ben mi kaldım düşlerine küsen?
Sussun saatler, dursun zaman,
Kırılsın takvimde sensiz her an.
Bir resim, bir mektup, bir eski roman,
Bir ben mi kaldım hepsini saklayan?
Gelmezsin bilirim, yolun benden uzak,
Ama hatıraların içimde tuzak.
Kendime sorarım her akşam ansızın,
Bir ben mi kaldım hâlâ seven, hâlâ bakan?
Erhan ÖÇALAN
17 Şubat 2025