0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
183
Okunma
Aylar gibi takvimlerden, yaprak gibi ağaçlardan düşüyor sanki hüzün.
Beni unut diyor her hatıra.
Gelmiş unutmak kapıya
geçmişte umut yok, ne kalıyor yarına?
Siyah simsiyah bir bilinmezlik.
Loş bir koridor boyu uzanıyor sessizlik kollarıma.
Onu sarıyorum; ama zihnime dur diyemiyor.
Bakmakla kalıyor bana.
Anlayamıyorum
anlayamadığım birçok sey gibi
bu kadar kudretli olmasına rağmen kafatasımızı neden aşamıyor.
Kırması mı gerekiyor illaki?
İnsanın kendine yaptığı kötülükler mi daha büyüktür?
Başkalarının ona yaptıkları mı?
İnce çizgiler çizerken üstüne ince damarların
Ahı tutmadı ah dedirten yanlarımın
Buhar oldu üfürük oldu gerçek
Medet mi kaldı kime niçin edilecek
Savrulduk kollarında diyarın
Kaybolduk ayrı gayrı
karanlıktı yollarım
Avuç dolusu hiçlik işte tüm varlığım
Darmarlar içinde gezen zehrin
İnce çizikler çektim
Her biri sana giden yollar
Onlar anlamıyorlar
Anlamıyor onlar
Bir yerimde hayattan akan sızı
Canın dayanamayacağı