1
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
633
Okunma

seni izliyordum
bir sayfa aralığında
dudaklarını sonra
kıvrılıp bir şeyler anlatmasını
sırtına sarılıp,
uyumak isterken
bir düşün içinde kaybettim seni
beyazlar giydiğin karanlıkta.
(...)
önce sesim kısıldı
kapı aralığında
sonra çınladı bir ezgi
derinden
ve ben dudaklarında
kaosu duydum…
boşluklarım...
en tenha yerinde gecenin,
ışıkları kapatılmış salonlar gibi
odalarca dizlerini çekti
içine ağır ağır…
kapatıyorum gözlerimi
uzaklaşır gibi kokundan
teninden/derinden
gerdanından…
kapattım,
bir daha duymayacak
gibi/kokun.
diz(e)lerin kırışmış
ve sesin ki
alıngan telaşlar içersinde.
kime benziyorsun
güldüğünde?
ıslandığında sonra
sırılsıklam
terlediğinde
bu sırt
kime benziyor?
öğrenemedim.
ve ben ki
sevgilim olmayan sevgili;
(omuzlarını öptüm şimdi
ense köküne ayetler bırakan
dokunuşlarla)
üşürken soluğum terli
avuç içlerimi saklayıp
sonra kavrayıp derinden
sol göğsünün altındaki safiri
iyi niyetli besteler gibi
gülüm/seyip,
gölgeler boyunca uzun
uzadıya
hiç görmediğimiz rüyaların
tabirini yaparken dudAKların
ve akarken mavi
haylaz hevesler düşerken
saçaklarından
tüm eksikliğimle
önce kapatp ağzımı ama
sonrasız susmalı belki...
yinede isterdim çokça
isterdim/
gözlerimi görmeni
gözlerim
kalabalık
gözlerim
belirsiz özne ki
sen kalabalıştıkça
yüreğinde
ilk burada bozuluyor
elası denklemin...
parçalarına
ayırıyorum
renk renk
söz/söz
parçalarımı...
sen üzülme diye
kapatıyorum ruhumun
demirden kapılarını
ve kıskanıyorum saçlarını
gümüş taraklardan
hepsi bu sadece...
(...)