Gûl'a Civan
Gün’ay’dır Mirza
Rüzgârın karanlığıyla. Gözlerimde yakamoz Bağrımda hüzüni makam Hangi şiir havası oksijen olur nefesime Kör olası kalbim Dört mevsim güz gülleriymiş meğer Bir hazan yaprağı misâli savruldu ömrüm Biliyor musun Ben siyahtan öte bilmezdim Sana baktığımda gördüm Gökkuşağının yedi alaca rengini Bilir misin bilmem sen kış gecelerini Ayazı vurduğunda parmak uçlarına Anlarsın tabiatın bulandığı "mavi"değil Akşamdan kalma şarap kokusu gibidir. Adım Sen Rengin Ben Ne garip şehir bu Taşı toprağı kavga içinde Bir cigara taşır beni memleketime Kar’ın beyazı göz bebeklerimde En çok aşıklar sever Üşümeyi birazda yürümeyi Sarmaş dolaş serçe kuşlar geçer Hasretin siner kış gecelerime Büründüğüm siyahı anımsatır Kışlar arınmıştır günahtan Ama yinede sövmek var şimdi Seni benden alan kaderin ardından Pencereme dikmek isterdim Sümbülleri en çokta kardelenleri Bu gece dirilmeliydin Uyuduğun bir tutam toprak bağrından Mirza Munzur Dağları zozandır kimin emanetini taşıyacağını bilir Toprak bilir taşıyamaz içimdekilerini Ben Sîna-Mrû -burası Kaf Yusuf’un ay yüzüdür kalbim Züleyha’nın kalbindeki sabr Tanrı gözyaşlarımı bilir Ah yürek ağrım Hasret bıraktığın gözlerinden öperim Gizem/Asi Kalbimi bağışlıyorum çocukların gülüşüne |