İstanbul sokaklarında kayıp aşkları
Zamanın hiç olduğu, yüksek kafalar anlatır
Sen hiç dinledin mi? Fazlalıkken hayata
Sanki yüreğiyle uçar, hareket etmez ayakları
Büyük kayaların üzerinde baygın gözaltları
Ehemmiyetini kaybetmiş sevdanın arafında
Geriye dönmenin yoktur manası
Heyelan uykuların safhasında hezeyan duyguları
Harekete geçer yalnızlıkla, boşluğun yarattığı
Yarayı kapatmaz hiçbir şey ya da hiç kimse, sonsuzluğun kanattığı
Uzamsal imgeler, hayalden öte ruhların dünyası
Kuramsal ikilemler, karakterden önce cesurların rüyası
Bir gün gerçek olur, paralel evren tanısı
Hiç tahmin edilmeyen bir teorinin kalıntısı
Radikal kararlar, skandal kuşkuların tuzağı
Gafletin adı, satvetin göz alıcı
Sözleri kararır
Artık yorar hassaslığı
Muttal durumu zorlar yaşamı
Psikososyal dengeyi yıkar, bulunduğun coğrafyanın yazgısı
Keskin bakışların altında yatar ağırbaşlılık
Her duygunun kapsamında çaresizlik sanrısı
Kim demiş, kim yazmış?
Kaderin değil, yargıların dayattığı
Kıramaz algısı dar beyinlerin zaafları
Bir anka kuşu gibi küllerimden doğup, kanatlanırım