11
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1376
Okunma

kimseye söylemedim gittiğini
şehir kendini yaratan damarı
keserken
doğurdu çocuğunu
sokaklar
ıslah edilmeyi bekleyen ayyaş piçlere
ve onların kankaları hiçlere
meze niyetine sundu kirliliğini
böyle böyle büyüttüm içimdeki gidişini
sanrı lakaplı
üçüncü gözü iki kaş arasında
yollu bir fahişe
ki yolu da kesişmişti bir vakitler şevkatle
elektrik direğine mesken etmiş kadınlığını araladı
en bakir öpüşleri ile kutsadı
bir vakitler beyaz çarşaflarda
sanırım yalan sevişmelerin arefesinde
beyin ölümüm gerçekleştiği için
yaktığın tütsünün kokusu vardı
kutsanmışlığımda
peygamber ilan etmeye utandığın için
aziz dedin geçtin
o an
oysa ben sana melek demiştim
durmadan
her yeni gün dünden kalan bir nefesti
böyle böyle büyüttüm içimdeki hevesini
parçalanmış bir heyecan kalıyor geriye
çırpınışları yazanın kalbine saplanmış
küçük öyküler
her söz ayrı bir deneyim
-benimle-
ve her aşk’ta bir parça bırakmak değil
bir aşk’ta bütün olabilmek
-seninle-
ahh! ne mümkün
ne mümkün
sen gözyaşları ile ıslanmak isterken
ben ateşe attım kendimi
seyrime bakıyorum
böyle böyle büyüttüm içimdeki alevini…