0
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
738
Okunma

kadın mahmur bakışlı bir sabaha daha uyanmıştı
önce kalkmak istemedi yatağından
onu zorlayan hatta inadına kalkıp
temiz havayı doldurmalısın ciğerlerine diyen bir ses
kulaklarını linç edercesine bağırıyordu
adamdı bu haklıydı
kadının yoksa kendine geleceği yoktu
çünkü hemen boşluğa bırakırcasına vazgeçebiliyordu her şeyden
en çok da kendinden
uzun uzun baktı aynadaki suretine
karşısında gülmeyi unutmuş bambaşka biri vardı
hemen gülücük doldurdu dudak kıvrımındaki gamzelerine
hah tamam şimdi oldu dedi
birazdan on kilometre yürüyüş yapıp
taaa içerlerine adrenalin doldururdu
doğadaki ördekler, martılar, kuğular, güvercinler sayesinde
meselâ dün eis cafede en mutsuz anında bembeyaz kelebek
nasıl da saç tellerine konup hüznün yangısından öpmüştü
küçük mutluluklar biriktirmeye devam dedi kadın
birike birike dağ olur
hıçkırıklarıma derman olur
bir de adam tutarsa gökyüzünü tam ortadan ikiye bölen ellerinden
yazgısının yetmiş ceddine miras kalan acısını da dindirirse
hayat ona da minnacık tebessümle gülerdi belki
çünkü adam onu hep güldüreceğine söz vermişti
bir zamanlar
gerçek masalın en gizemli yerinde
aşka kanatsız uçarken kadın.
nagihan