Küçük kızım minik Gülhan'a yaş günü hediyem
dünya döner tırnaklar uzar zaman makaradan çözülür
cümleler can çekişir dilekler yürekte, çay masada yarım kalır sevgi karaborsa, al bir magnum mini mini haz peşindeysen sabahsız gece gibi gönüller derin dondurucuda anılar şükretmek isterken isyanla haykırıp hakkı arayan diller bin kişilik yalnızlık bekleyiş kırılan umut bitmeyen keder... dünya döner insanlar birbirini döver ölürler öldürürler umurunda değil kuşun çiçeğin börtü böceğin dağdaki kelebeğin ne zamlardan haberi var ne de geçim sıkıntısı inindeki tilkinin teslim olmuş kaderine kutuplarda bembeyaz ayılar kurtlar denizlerin dibinde görmesek de bilmesek de envai balıklar var bir insan mı sığmaz geniş dünyaya bir onun mu gönlü dar... dünya dönmeye devam eder, güzel ol çirkin ol iyi ol kötü ol ne fark eder sen olsan da olmasan da gün olur devran döner biri gelir biri gider Hani Sadri Alışık, hani Cüneyt Arkın, Adile Naşit, Yıldız Kenter nerde sevindiklerin, nerde sevdiklerin, annen baban, komşuların köpeğin okulun kapısında alıçtan kolye, dilinde kalmış pamuk şekerden bir damlacık Gülhan diye sesleniyor bahçeye annem, babamın kucağına sığınışım ufacık... İsmimi söylesin birisi yıllardır kimse seslenmiyor bana adımla artık ya kızınca söylüyorlar ya da hiç, değiştiriyorlar bazen gül deyiveriyorlar oysa ben bir çiçek değilim olamam da, çiçek güzel kokar öyle kokamam da annem koymuştu ondanmış demek, adımı en güzel telaffuz eden oydu aslında şimdi şimdi anlıyorum , Gülhoş, Gülen, Güloş, Gül, Gülo değil, anneciğim ’’Küçük kızım minik Gülhan’a yaş günü hediyem’’ yazmış hediye ettiği kitaba... |