Ateşin üzerine
Karanlığı serpip
Söndürmese de
Gizleneceğini zannetmek

Sevdanın üzerine
Solmuş gül yaprakları döküp
Gül koktu diye düşlemek

Hançerler saplanmışken
Ölü diye sevdaları s/anmak
Yoksa kanatmak mı maksat
Kanayınca
Solmuş gül olsun diye

Bana bunu deyin
Diz altı hançerlerle
Ölüyor muydu sevdalar

Ve bunu söyleyin
Doğanın kanununa
Baş kaldıran tek şey sevda mıydı
Yahu bu
Gönül aşı hep
Acı mı olmak zorundaydı
Hiç olmazsa bunu deyin hele

Ben idrak edemiyorum
Aşk huzuruna giden
Bir yolculuk değil miydi
Diye düşleyen bu divaneler
Balçıklı
Dikenli
Virajlı ve
Dönüşsüz yollardan
Kanrevan ayaklarla gitmek
Yanan ormanların arasından
Yana yana geçmek zorunda mıydı

Aşkı su veren el
Gül eken gönül
Bilişlerimiz yalan mıydı

Derin bir sessizlikte hapsolan
Cevaplar vardı başı dumanlı sorularıma


"Aşk yakarken susatan
Aşk-ı kıyametinin elindeki
bir nebze suymuş
İçersen ölüm
İçmezsen
Biraz çöl
Biraz harabeye dönen ıssızlık
Kuraklığın koynunda
Mahkum bir çiçeğin
Bir sağa bir sola solarak
bükülümüymüş"

Hüzün yeli yemiş gibi
Hardal sarısıymış aşkın
Kızıl görünen harının kökü
Seraba dalan gözlerin
Kör noktasındaymış
Aşkın sırrı

Ve şimdi
Benim suyum bu sırrın gizinde
Gizlerin içinde nennilerle uyuyor

Şiiiişttt uyandırmayın
Ay’ılır/sa susmaz sorar
Der ki
"Aşkım nerede"

"Kilitli hikayelere döndüm yine
Anahtar ve sen n e r e d e
Siz neredesiniz ben n e r e d e"

Ve
Sana ey Aşk
Uzatayım dediğim elimi
Ne vakit tutarsın dememek için
Vazgeçerek indiriyorum
Uz/atamıyorum

Nice vakittir
İki
elim cepte geziyorum

Düz yolda rahatım da
Yokuş çıkarken örseliyorum

Anlıyacağın
Denge kuralına aykırı duruşlardayım



SU ...🦋☘️