9
Yorum
26
Beğeni
5,0
Puan
320
Okunma
Sen hiçbir adrese varmayan
Kalabalık bir caddenin
Sıradan tabelası mı oldun artık
Herkesin baktığı
Kimsenin hafızasında tutmadığı
Oysa ben
Seni tek bir müzede
Vitrinsiz saklardım
Şimdi her vitrine yansıma mı oldun
Gözümün oyuğuna
Anahtar gibi sokardım seni
Her kilidi açan mı oldun şimdi
Bende eksik gördüğüm ne varsa
Yedi cihana dağıtayım o vakit
Sor beni git sor
Sokağın en köhne lambası desinler
Sor beni git şair camiasına
Herkesin gölgesine basıp geçtiği
Yanıp sönen bir sükût desinler
Üzerime yırtık pırtık
Ve yamalı yalnızlıktan
Bir çul kesip
Böyle vereyim bu bitimsiz kavganın bedelini
İki elim cepte
Dudağımda ıslık
Çapraz yürüyerek bastığım
Notalı kaldırımlarda
Kayıp notayı arıyordum oysa
(S’ol anahtarı)
Şimdi kendi divane makamımı uyduruyorum
Umrunda mı
Pakizara sordum
Kayıp notayı bulmak için
Kendi kulağını kesen divane besteci diyor bana
Kimisi de
Taşlıyor
Tükürük
Yağmuru yağdırıp
Yıkıyor yalnızlık duvağımı
Cephemde
Sensizliğin en şerefli siperindeyim
Umrumda mı
Gönlüm
akrebi ve yelkovanı çalınmış
Şehrin saat kulesinde
Guguk kuşu gibi sokulup
durdu
Sen her dudağa sığarken
Ben parçalanıp bin taşın altında gömüldü
Umrunda mı herkesin
Bir liraydın sen
Tek bir lira
Herkesin cebinde dolana dolana
Sıradan tedavüldeki paraydın
Bütün değerlerin içindeydi
Göze görünmeyen değerdeydin
Doksan dokuz mu büyük
Bir lira mı meselesi
Trajikomikçe bir
Bir lira
Bense küsüratlı doksan dokuz
Doksan dokuz
Bir lirasız
Yüze varamadı
İçinde onca bir varken
Küsürlü bir yuvarlanma vardı
Sadece
Tahminlerde
Göz yumarak yapılan
İşlem kolaylığı
Hayat varsayımlarla
Yüz bulmaktı öyle mi
_beyhude/kül serisi
5.0
100% (11)