5
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
235
Okunma
Beni içine katlayıp koyan bavullardayım
Dizlerim çenesine değen bir sessizlikte
Tıka basa dolu bir vedanın
Zorlanarak çekilen fermuarında susum
Tek bir sözümün gölge kırar düşüncesiyle
Susturulmuşum
Saç uçlarımdan sürükleniyorum
Hiç yaşanmamış
Yolculuklarının ağırlığına benzer
Bir sızı var yüreğimde
Oysa mavi bir göğe tutunmak istemiştim
Yeşil bir nehir yolunun
Denize kavuştuğu yerde buluşmak seninle
Tuzla kabaran umutların
Kıyıya vuran en ürkek dalgası olmak isterdim
İçime sokulup giden gelgitin
Bıraktığın eksik cümlelerin
Sürekli geri çekiyor beni karanlığa
İçimin buz üstünden kayıyor harflerim
Düşüp parçalanan heceler
Eklemlerinden kırılan bir hikâyeyi
İtalik bir şiire dönüştürüyor
Sabahın puslu ışıklarında.
Gece kokuyorum
Dünden arta kalan yangının
Isıya dönmeyen küllerinde ellerim
Şiirlerim k’ömür
Avuçlarımda sana sakladığım sıcaklık üşüyor
Rüzgârın hâkimiyetinde
Senden kalan iz
Sokağın köşe başında unutulmuş
Yarı ıslak bir mendil kadar narin
Uzatsam sana ellerimi
Yeniden başlar mıydı hikâyem/iz
Bilmedikçe
Uzaklaşan her adımın içinde
Beni geride bırakan bir gölge büyüyor
Adımlarım kuytulaştığı yerde üşüyor
Üşüyorum sana
Sensizlikte titriyorum
Gözlerinin değmediği her sabah
Biraz daha eksiliyor yüzümün ışığı
Kendi içimde bir dönemeçteyim—
Bir yanım geri dön diyor
Diğer yanım alışıyor yalnızlığın
Kendi kendine kapanan kapılarına
Bavulumu açsam
Kırışmış bir fotoğraf gibi
Düşeceksin benden
Kelimelerimi toprağıma ekiyorum
Adını taşısın içimdeki çiçekler
Belki bir gün döner rüzgâr
Ve saç tellerimden sürüklediğin hiçlikten çıkartıp bizi
Oturtur kalp raflarına
O zamana dek
Gece kokuyorum kendime—
Sadece gece
Hep gece
_beyhude
5.0
100% (9)