9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3405
Okunma
Ümmühan bir ceylan
Doğru bildiniz yaralı
Ala gözlü gök gülüşlü
Onbeşinde bir ceylan.
Ağacı, dalı, kuşu,
Göğü görmez yürürken.
Başı önde kara lastik ucunda
Aldığı nefesten ürken,
Sızı döşünde bir ceylan.
Orman gibi güzel
Dağ gibi dalgın
Göl gibi durgun.
Okuması yazması yok
Destanlar biriktirir.
Dert pişirir
Gönül düşürür
Sever, umar, diyemez.
Büyür Ümmühan yavaş yavaş,
Efkarıyla başabaş.
Dili yasak Ümmühan’ın
Gönlü yasak.
Düşü, gülüşü
Kalırsa gidişi, giderse gelişi yasak.
Bahçe beller, tarla sürer,
Ekmek açar, dokur hasırı
Çocuk gülüşü, gençlik düşü bir yana
Sızlatır Ümmühan’ı ellerinin nasırı.
Büyüdükçe büyür işe güce,
Tarlaya, yazıya, yabana
Serpilir dile destan.
Bekler Ümmühan’ı hangi kapıya yollanacaksa
Oranın işi gücü harmanı,
Kurtulmaz gönlü yastan.
Ümmühan bir ceylan
Doğru bildiniz yaralı.
Şu tepenin arkasını görmemiş
Saysan on kişiye gülümsememiş.
Gülüşünü yasak etmiş atası, bata töresi
Batmış karanlığa Ümmühan’ın
Ala gözü, gök gülüşü, ata yöresi.
Eğilse karnında yük doğrulsa sırtında yük
Dili zincire vurulmuş
Diyemez derdi büyük...
Barış Çelimli