3
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
499
Okunma

Çıkıvermek zirvelerine dağların ve hevesle
Yerden kesilir gibi olmak var, rüzgardaki esişte
Kim tutabilir kendini, karşı konulması zor işte
Sıradanlığından kurtuluruz şu kesmekeşin
İpinden boşalmış uçurtma olmaktır asıl özgürlük.
Ne yapsam olmuyor, çağırıyor memleketin
Ayak basılmamış yaylaları, düzü, inişi,tepesi
Köhnelikler keşfedilecek coşkun adımlarla
Yorulmak olur mu hiç, neler fısıldıyor şirin dere
Çamlar yıkılıyor ritmiyle rüzgârın sola, sağa
Karşılama komitesi gibi yeşili, börtüsü böceği...
Hele bir yol bulabilseydim o yıllar öncesine
Açılacakmış gibi kapılar maziye, hem de ardı sıra
Fakat bir benden geliyor ses, nefes yok başka
Beni ben olduğum için sevenler de var, ordayım
Ne çare ki kabirler konuşmak bilmez, hep dinler
Ve belki de her geçende önünden kırklar, elliler
Rahmete nail olmak için bizden dualar bekler.
Her girişimde köye geçemem selamsız, sabahsız
Verdiğim selamı da alırım yine kendimce ahsız
Amca, hala, konu, komşu kalmasınlar hiç duasız
Ne günleri yaşadık onlarla unutulur mu öyle
Her gelişte yitirimler vardı ve arttılar giderek
Yankılanıyor sesleri kulağımda, işte bendeki realite.
Aradan geçen aylar, yıllar olsa da canlıdır
Yürekten sevilenlerse mevzu, ayırmaz kabir
Et ve kemik sadece geçici ve yıpranan elbisedir
Bizim duyduğumuz his, algıladığımız gerçek
Bu dünyalı değildir, uzanır da uzanır o ötelere
Gönül mekanının yeri derler ki ona, adı sevgidir,.
Nefesler, sözler bitse de gelince emir
Kan ile değil bu bağ ölümle bulsun son.
Can bağıyla sarmalanmıştır özde, biteviyedir.
Siyah beyazlı da olsa bakiyesi gidenlerin
Yahut ellerinden çıkmışsa binbir zahmetle
Köşedeki asa, tozlanmış ve küskün palto
Daha karıştırırsak çıkacak ortaya kösteklisi saatin.
Özlemleri ne büyük yer edinmiş zihinde, anladım
Bir kış vakti durmuşum kar altında uzunca
Sanırlar ki masaldan fırlamış kardan adamım.
Tat vermiyor onlarsız şu gezinti, işte gerçek
İki satır kırk katır hesabı yapanlara bak
Sanki hiç geçmemişler oncadır kabir önünden
Yarına garantin varmış gibi haydi böbürlen.
Kalan işleri hep oldu gidenlerin, yine kalacak
Dünya dedikleri şu mekan boştur, yine dolacak
Vakti gelenler özletecekler sevenlerini, üzecekler de
Çıkılacak dönülmez sefere, sol yanda hüzün perde perde
Bizlerden de bakiyesi var olsun istiyorsak sonrasına
Ne gönül kırmalı, ne hırs yapmalıdır ki değmez
Kimselere eğilmeyen o başlar, burnu uzunlar
Mektepliler, alaylılar, çocuk, genç ve yaşlılar
Kimseyi ıskalamıyor ki ölüm, hayatı tartalım yeniden.
İnanın ki ya iki metre ya da bir soluktur izzeti
Varken halen aramalı canı, sormalı, sevmeli
Hırsıyla bu gidişatta sürüklenmek elbet yıkımdır
Nihati olan şu arzın yoğrulduğu hamur var ya
Ne kindir,ne de haset, eni de sonu da aşktır.
Ne hüzünlü türkülere verirler kulak ne de ağıda
Kabirler ibret olmalıdır her imanlı kula
Vee bu hezeyanlarla dolaşıp duruken öylece
Tanıdık bir sese yöneldim, dedim efendim
Kabri bırakırken arkamda sadece mesafeydi bu
Onun gereğini de yaparak yaşamaktı ölçü
Tutturdum dile yapışmış dokunaklı bir türkü
Yürüdüm de yürüdüm ta ki gün batımına dek,
Uzadı da uzadı gölgem, geceleredir bende sitem
Kapattım şimdilik kabrin giriş demir kapısını
Döneceğim oraya ben de bilinmez bir yerde, saatte
Gönlü incitmedendir istikamet, yaşamalır bunu dem dem.
Oğuzhan KÜLTE
5.0
100% (6)