5
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
1107
Okunma

Kalemle yazmayı öğreten O’dur. 26)
Allah bir insanla ya vahiyle
veya perde arkasından konuşur.
Yahut ona kendi izniyle
dilediğini vahyedecek bir elçi gönderir.
Doğrusu O, çok yücedir,
her hükmü ve işi hikmetli
ve sağlam olandır. (8)
De ki:
“Ey günah işleyerek kendilerine yazık eden kullarım!
Allah’ın rahmetinden ümîdinizi kesmeyin!
Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar.
Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır,
engin merhamet sahibidir.” (1)
O Allah,
günahları bağışlayan,
tevbeleri kabul eden,
cezalandırması şiddetli,
bununla birlikte lutuf ve ihsânı
çok geniş olandır.
O’ndan başka ilâh yoktur.
Dönüş yalnız O’nadır.(2)
De ki:
“Sizi yaratan,
size kulaklar,
gözler ve kalpler veren
O’dur.
Ne de az şükrediyorsunuz?” (20)
De ki:
“Onun bilgisi, sadece Allah katındadır.
Ben ise apaçık bir uyarıcıyım!” (21)
De ki:
“Allah beni
ve beraberimdeki mü’minleri
helâk etse
veya bize merhamet etse,
bu O’nun bileceği bir iştir.
Peki, söyler misiniz bana,
ya kâfirleri can yakıcı azaptan
kim kurtaracak?” (22)
De ki:
“O Rahmân’dır;
O’na inandık
ve yalnız O’na güvenip dayandık.
Bu sebeple,
kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu
yakında siz de öğreneceksiniz!” (23)
Kim sâlih amel işlerse kendi iyiliğinedir.
Kim de kötülük yaparsa kendi zararınadır.
Yoksa Rabbin kullarına kesinlikle zulmetmez. (4)
İşte Allah,
iman edip sâlih ameller işleyen kullarına
bu başarı ve kazancı müjdelemektedir.
Rasûlüm! De ki:
“Tebliğime karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum.
Sizden tek isteğim,
akrabaya saygı ve sevgi gösterip
insanlar arasındaki
kardeşlik ve dostluk ilişkilerini gözetmenizdir.”
Unutmayın ki,
kim güzel bir iş yaparsa,
onu daha güzel işler yapmaya yönlendirir,
yaptığı güzelliklerin sevabını da fazlasıyla veririz.
Muhakkak ki Allah,
çok bağışlayandır,
her güzel iş ve davranışın karşılığını
bol bol verendir. (5)
O, iman edip
sâlih ameller yapanların dualarına
cevap verir.
Hatta lutf u keremiyle onlara
mükâfatlarını daha da artıracaktır.
“Çünkü biz daha önce
yalnız O’na kulluk eder,
yalnız O’na yalvarırdık.
Gerçekten O,
evet O,
lutf u ihsânı bol olandır,
sonsuz merhamet sahibidir.” (13)
O iyilik yapanlar ki,
ufak tefek kusurlar dışında büyük günahlardan
ve yine büyük günah olan
çirkin ve hayâsız işlerden sakınırlar.
Şüphesiz Rabbinin bağışlaması çok geniştir.
Sizi topraktan yarattığı zamanki hâlinizi de,
annelerinizin karınlarında
cenin olarak bulunuşunuzu da en
iyi bilen O’dur.
Şu halde nefislerinizi temize çıkarmayın,
kendinizi hatasız görmeyin.
Çünkü O,
kimin Rabbine derin bir saygı duyup
günahlardan titizlikle kaçındığını da
çok iyi bilir. (14)
Kim Allah’a güzel bir borç verecek olursa,
Allah onu, veren için kat kat artırır.
Ayrıca onun için bol, pek değerli
ve hiç eksilmeyecek bir mükâfat vardır. (15)
İçinizden
“sen bana annemin sırtı gibisin” diyerek
hanımlarına zıhâr yapanlar bilsinler ki,
o kadınlar onların anneleri değildir.
Onların anneleri,
ancak kendilerini doğurmuş olan kadınlardır.
Gerçekte onlar,
bu sözleriyle çok çirkin
ve gerçek dışı bir söz söylemiş oluyorlar.
Bununla birlikte Allah,
elbette çok affedicidir,
çok bağışlayıcıdır. (16)
*
Kâfirlere gelince,
onları cehennemde
pek şiddetli bir azap beklemektedir. (6)
İnkâra saplanıp kâfir olarak ölenlere,
cehennemde azap içinde
birbirlerine lânetler yağdırırken
şöyle seslenilecek:
“Allah’ın size olan gazabı,
sizin kendinize
ve birbirinize duyduğunuz öfkeden
çok daha şiddetlidir.
Zira siz vaktiyle imana çağrılıyor,
fakat bile bile gerçeği inkâr ediyordunuz.” (3)
Allah kimi şaşırtır ve saptırırsa,
artık onu koruyup doğru yola iletecek
bir dostu olmaz.
Böyle zâlimlerin, azapla karşılaştıklarında:
“Eyvâh! Dünyaya geri dönmenin
bir yolu yok mu acaba?” diye
feryat ettiklerini göreceksin. (7)
Biz seni vefat ettirip yanımıza alsak bile,
hiç şüphesiz onlara
hak ettikleri cezayı yine veririz. (9)
Yahut onlara va‘dettiğimiz azabı
sen hayatta iken kendilerine tattırırız da,
onu sana da gösteririz.
Çünkü biz,
onlara dilediğimizi yapacak güçteyiz. (10)
Onlar Peygambere düşmanlığa
kesin olarak karar verdilerse,
biz de onların hilelerini başlarına geçirip
kendilerini cezalandırmaya elbette kesin kararlıyız. (11)
Onlar inkâra dönünce,
o büyük ve karşı konulamaz çarpışla
onları amansız bir şekilde yakalayacağımız gün,
onlardan kesinlikle intikamımızı almış oluruz. (12)
Yedi kat göğü birbiriyle uyum içinde
tabaka tabaka yaratan
O’dur.
Rahmân’ın yaratmasında
hiçbir düzensizlik göremezsin.
Haydi,
çevir gözünü de bak,
bir kusur,
bir çatlaklık
görebilecek misin? (17)
Sonra şöyle hayıflanırlar:
“Eğer uyarılara kulak vermiş
veya aklımızı kullanıp
gerçekler üzerinde düşünmüş olsaydık,
şimdi şu çılgın alevli ateşin
yoldaşları arasında bulunmazdık!” (18)
Size Rahmân’dan başka yardım edip
sizi O’nun azabından kurtaracak ordunuz hangisi?
Doğrusu kâfirler,
büyük bir yanılgı
ve tam bir aldanmışlık içindeler. (19)
Rabbinin yakalaması gerçekten pek şiddetlidir. (24)
Yalnız O’dur günahları çokça bağışlayan,
kullarını çok seven ve sevilen. (25)
(1) Zümer / 53. Ayet (2) Mü’min / 3. Ayet (3) Mü’min / 10. Ayet
(4) Fussilet / 46. Ayet (5) Şûrâ / 23. Ayet (6) Şûrâ / 26. Ayet
(7) Şûrâ / 44. Ayet (8) Şûrâ / 51. Ayet (9) Zuhruf / 41. Ayet
(10) Zuhruf / 42. Ayet (11) Zuhruf / 79. Ayet (12) Duhân / 16. Ayet
(13) Tûr / 28. Ayet (14) Necm / 32. Ayet (15) Hadid / 11. Ayet
(16) Mücâdele / 2. Ayet (17) Mülk / 3. Ayet (18) Mülk / 10. Ayet
(19) Mülk / 20. Ayet (20) Mülk / 23. Ayet (21) Mülk / 26. Ayet
(22) Mülk / 28. Ayet (23) Mülk / 29. Ayet (24) Bürûc / 12. Ayet
(25) Bürûc / 14. Ayet (26) Alak / 4. Ayet