6
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
711
Okunma
Hani Rabbin meleklere:
“Ben yeryüzünde bir halîfe yaratacağım” dediğinde
onlar: “Orada fesat çıkaracak
ve kanlar dökecek birini mi yaratacaksın?
Halbuki biz, seni
övgüyle tesbih ve takdîs ediyoruz” demişlerdi.
Allah da onlara
“Ben sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim” buyurmuştu. (1)
Allah Âdem’e isimlerin tamamını öğretti,
sonra da onları meleklere gösterip:
“Haydi, doğru söylüyorsanız
bunların isimlerini bana haber verin” buyurdu. (2)
Melekler:
“Seni tesbih ve her türlü noksanlıktan tenzîh ederiz!
Senin öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur.
Elbette her şeyi hakkıyla bilen,
her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olan
ancak sensin!” dediler. (3)
Allah:
“Ey Âdem, bunların isimlerini onlara söyle” dedi.
Âdem isimleri onlara bildirince,
Hak Teâlâ:
“Size,
«Göklerin ve yerin gaybını ben bilirim;
ayrıca sizin açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilirim»
dememiş miydim?” buyurdu. (4)
Allah ki,
O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur.
O, ebedî diridir.
Varlığı kendinden olup bütün kâinatı yönetendir.
O’nu ne bir uyuklama
ne de bir uyku yakalayabilir.
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur.
İzni olmadan O’nun huzurunda
kim kalkıp da şefaat edebilir?
O, kullarının geleceğini de bilir, geçmişini de.
Kullar ise, dilediği dışında
O’nun ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar.
O’nun kürsüsü, gökleri ve yeri kuşatmıştır.
Dolayısıyla her ikisini de koruyup gözetmek
O’na asla ağır gelmez.
En yüce ve en büyük
yalnız O’dur. (5)
Bunun üzerine Yûsuf,
öz kardeşinin yükünden önce
diğerlerinin yüklerini aramaya başladı;
sonunda su kabını kardeşinin yükünde bulup çıkardı.
Öz kardeşini yanında alıkoyması için
biz Yûsuf’a böyle bir çâre öğrettik.
Allah dilemeseydi,
kralın kanunlarına göre
kardeşini yanında alıkoyması mümkün değildi.
Biz,
kimi dilersek onun ilim ve irfan seviyesini
böyle derece derece yükseltiriz.
Ama her bilgi sahibinin üzerinde
daha iyi bilen biri vardır. (6)
Kıyâmetin ne zaman kopacağının bilgisi
yalnız Allah’ın katındadır.
Yağmuru O indirir.
Rahîmlerde olanı da O bilir.
Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez.
Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez.
Şüphesiz,
her şeyi hakkiyle bilen,
her şeyden hakkiyle haberdâr olan
yalnız Allah’tır. (7)
Sizi mutlaka biraz korku ve açlık ile;
biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden
noksanlaştırmak sûretiyle
imtihan edeceğiz.
Sabredenleri müjdele! (8)
Onlar ki,
kendilerine bir musibet dokunduğu zaman:
“Bizim bütün varlığımız Allah’ındır
ve biz ancak
O’na dönüyoruz” derler. (9)
De ki:
“Ey mülkün gerçek sahibi olan Allah!
Sen dilediğine mülkü verirsin,
dilediğinden mülkü çekip alırsın;
dilediğini yüceltip aziz kılar,
dilediğini alçaltıp zelil edersin.
Bütün hayırlar yalnız senin elindedir.
Şüphesiz sen, her şeye kâdirsin.(10)
De ki:
“Şüphesiz benim namazım,
bütün ibâdetlerim, hayatım ve ölümüm,
Âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (11)
“O’nun hiçbir ortağı yoktur.
Ben bununla emrolundum
ve ben müslümanların ilkiyim.” (12)
Onlar,
Rablerinin rızâsını kazanmak için
her türlü sıkıntıya sabreder,
namazı dosdoğru kılar,
kendilerine verdiğimiz rızıklardan
gizlice ve açıktan
Allah yolunda harcar,
kötülüğü
iyilik yaparak kendilerinden uzaklaştırırlar.
Dünyanın sonunda güzel bir hayat
işte böyle kimseleri beklemektedir. (13)
Hiçbir şey hakkında:
“Ben yarın mutlaka şu işi yapacağım” deme. (14)
Ancak: “İnşallah;
Allah izin verirse yapacağım” de.
Bunu söylemeyi unuttuğun zaman
Rabbini hatırla
ve: “Umarım ki Rabbim beni
bundan daha yakın bir vakitte
dosdoğru ve güzel bir başarıya eriştirir” de. (15)
Onu hiç ummadığı yerden rızıklandırır.
Kim Allah’a güvenip dayanırsa
Allah ona yeter.
Allah buyruğunu mutlaka gerçekleştirir.
Allah, her şey için belli bir ölçü koymuştur. (16)
Sonsuz kudreti ve merhamet sahibi Allah’a
güvenip dayan. (17)
O ki,
sen namaz için,
tebliğ için kıyâm ettiğin zaman
seni görüyor. (18)
Secde edenler arasında dolaşmanı,
halden hâle girmeni de görüyor. (19)
Çünkü her şeyi hakkiyle işiten
ve her şeyi en iyi bilen O’dur. (20)
Yalnız Allah’a güvenip dayan.
Çünkü, güvenip dayanılacak
ve işlerin kendine havale edileceği makâm olarak
Allah yeter! (21)
Allah ki,
O’ndan başka ilâh yoktur.
Mü’minler de ancak
Allah’a dayanıp güvensinler! (22)
Biz ona sizden daha yakınızdır,
fakat siz göremezsiniz. (23)
(1) Bakara / 30. Ayet (2) Bakara / 31. Ayet (3) Bakara / 32. Ayet
(4) Bakara / 33. Ayet (5) Bakara / 255. Ayet (6) Yusuf / 76. Ayet
(7) Lokman / 34. Ayet (8) Bakara / 155. Ayet (9) Bakara / 156. Ayet
(10) Âl-i İmrân / 26. Ayet (11) En’âm / 162. Ayet
(12) En’âm / 163. Ayet (13) Ra’d / 22. Ayet (14) Kehf / 23. Ayet
(15) Kehf / 24. Ayet (16) Talâk / 3. Ayet (17) Şuarâ / 217. Ayet
(18) Şuarâ / 218. Ayet (19) Şuarâ / 219. Ayet (20) Şuarâ / 220. Ayet
(21) Ahzâb / 3. Ayet (22) Teğabün / 13. Ayet (23) Vâkıa / 85. Ayet