Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
redfer
redfer

Allah,gizlice söylediklerinizi de bilir

Yorum

Allah,gizlice söylediklerinizi de bilir

6

Yorum

21

Beğeni

0,0

Puan

1004

Okunma

Allah,gizlice söylediklerinizi de bilir

KALEME ALINAN ESER ÜZERİNE BİR KAÇ SÖZ

Kur’an âyetleri şiir değildir.
Ancak düz bir anlatım da değildir. Onu okuyan herkes ondaki akıcılığı kolaylıkla fark eder.

Evet, o bir şiir değildir,
Fakat şiir gibi akıcıdır. Mânâ yönüyle ise şiirden çok çok farklıdır. Şiirde ekseriyetle hayal hükmeder, ifadeler mübalağalı olur. Kur’an’da ise, hayal değil, hakikat esastır, mübalağa değil, belâğat hâkimdir...

Bu eserde Kur’an’ı Kerim meali konularına göre ela alınacak.
İnsani sözlerden uzak bir şekilde mealin dışına çıkılmadan , yeni bir terkiple Kur’an’ı Azimüşşan’ın türkçe tercümesi okuyucuya sunulacaktır

Kur’an ayetleri fesahat içerir:
Fesahat; sözün lâfız, mâna ve âhenk itibariyle kusursuz olmasıdır. Diğer tâbirle, lâfızların söylenişinin tatlı, mânasının da söylenirken hemen zihne girmesidir.

Bu keyfiyetlerin birincisi, kelime ve cümle âhengi ile, ikincisi de kullanan kimsenin kelime hazinesi ve seçme kudreti ile alâkalıdır.

Kur’an selaset/akıcılık ve fesahat/açıklık açısından mu’cizedir. Yani selaset ve fesahatin zirvesinde bir üslub ve beyan kullanmıştır.

Belağat;hitâp ettiği kimselere göre uygun, tam yerinde, düzgün ve hakikatlı, güzel söz söyleme san’atıdır.
Yani muhatabın haline uygun söz söylemektir. Kur’an bu noktadan eşsizdir ve mu’cizedir insanları bu noktada âciz bırakır.

Beyan ve ifadenin en tatlısı ve güzeli, îcazdır/özlü anlatımıdır, yani az sözle çok şey anlatmaktır. Kur’an, çok büyük safhaları ve merhaleleri bir iki ayet ve cümle ile îcaz edip yani özetleyip diğer merhalelere/aşamalara intikal eder.
Bu intikal aralarında bir boşluk bir ahenksizlik değil bir tefekkür, bir te’vil sahası teşkil ediyor. Bu yüzdendir ki üzerine binlerce tefsir kitapları yazılmıştır.

Kur’ân’ın kelime ve cümlelerindeki nizam ve birbiriyle münasebetleri cihetinden de mu’cizedir.

"Ve denildi ki: ’Ey yer, suyunu yut. Ey gök, suyunu tut.’ Su çekildi, iş bitirildi ve gemi Cûdî Dağına oturdu. Ve ’Zalimler güruhu Allah’ın rahmetinden uzak olsun.’ denildi." (Hûd, 11/44.)

Çok büyük bir hâdise ancak bu kadar veciz ve öz bir ifade ile icmal edilebilir.

Kur’ân’da, varlık âleminin hakikatlerine ve İlâhî fiil, isim ve sıfatlara dair ifadelerinde nizam, âhenk ve fevkaladelik vardır.

Hikmet-i Kur’aniyenin karşısında beşerin hikmetli sözleri hikmet-i Kur’an’a karşı sukut eder.

Kur’anla meşgül olan asfiya ve evliya ve hükemânın hikmetli sözleri ,ancak Kur’anın hikmetini izah edicidir. Mukayese edilemez.

Kur’ân-ı Hakîm’in ayetlerinin bitişinde gösterdiği fezlekeler/neticiler ve Esma-i Hüsnâ cihetindeki üslub-u bedîîsi/ gözü gönlü okşayan uslubu eşsizdir.

Kur’ân’nın ayetleri dünya üzerindeki eser ve fiillerde İlâhî hakikatleri anlatır.

Kur’an, beşerin nazarına san’at-ı ilahiyenin dokusunu açar,gösterir. Sonra o Esmâ’nın örgüsünü akla havale eder.

Kur’ân’ın Cenab-ı Hakk’ın fiilerini açıklar ,bir özet halinde sunar

Kur’ân’ın, bazen mahlukat- ilahiyeyi bir tertiple zikreder. Sonra o mahlukat içinde bir nizam, bir mizanın olduğunu ve onun arkasında ki esma-i ilahiyeyi gösterir.

Kur’ân, bazen değişime maruz ve muhtelif keyfiyata sebep maddî cüz’iyatı zikreder. Onları hakikatin suretine çevirmek için nuranî, küllî esma ile birleştirir ona bağlar.

Kur’an ,kâh olur ki; ayetlerle geniş bir kesrete/çokluğa ahkâm-ı Rububiyet’i serer.
Sonra birlik ciheti hükmünde bir rabıta-i vahdet ile birleştirir. Veyahut bir kaide-i külliye içinde yerleştirir.

Kur’an, Kâh oluyor ki; ayetin zâhirî sebebini, icadın/yoktan var etmenin kabiliyetinden azletmek ve uzak göstermek için müsebbebin gayelerini, semerelerini gösterir.
Tâ anlaşılsın ki, sebep yalnız zâhirî bir perdedir.

Kur’an, âhirete ait İlâhî fiilleri anlatırken, dünyada müşahede edilen fiillerle kalb ve zihinleri ikna eder.

Kur’ân,cüz’î hâdiselerde,İlâhî isimler vasıtasıyla, muhitin/etrafın,çevrenin hakikatlerini gösterir

Kur’ân, bazen insanın isyankârâne amellerini zikredip şiddetli bir tehditle zecretmesi/zorlaması, sonra şiddet-i tehdit, ye’se ve ümitsizliğe atmaması için rahmetine işaret eden bir kısım esmâ ile hâtime/nihayet verip teselli eder.

Kur’an-ı Kerim Allah’ın ezeli ilminden süzülüp geldiği için beşerin yazdığı kitaplar gibi sınırlı ve kayıtlı değildir. Bir kelime ya da cümlesine sayısız manalar yüklenip anlam çıkarılabilir.

Zaten kelime ve cümlenin genişliği müellifin kast ve iradesine bakar. Yani her mana arkasında o kast ve iradenin bulunması lazımdır ki, müellife mal edilebilsin.

Allah’ın ilmi ezeli ve ebedi olduğu için, kelime ve cümle kurgusunun muhtemel bütün manalarına refakat edip onları sahiplenir. Bu husus insanların eserlerinde çok mahdut ve kısır kalır.

Zira insan iradesi ve ilmi cüzidir. Cüzi külliye kapak olamaz. Öyle ise Kur’an’ın kelime ve cümlelerinde sonsuz manaların bulunması tabi ve olağan bir şeydir.

Bütün bu mana ve incelikleri muhatap kitlesinden sadece bir cüzünü teşkil eden insana hasretmek yanlış olur. Kur’an’ın muhatapları sadece insanların avam kısmı değildir.

Kur’an şakirtleri/öğrencileri içinde Hazreti Peygamber (asv)’den tut ta basit fikirli avam bir insana kadar muhtelif tabakalar vardır.

Kur’an muhtelif tabakalara hitap ettiği için elbette mana yönünden çok zengin ve sınırsız olması gerekir. Her insan kendi kameti kıymetince ondan istifade eder.

Ben kendi cüzi istifademi esas alıp "şuna ne gerek vardı" dersem benden üstteki müşterilere haksızlık etmiş olurum.

Allah Resulü (asv)’ın bir ayetten aldığı feyiz, bazen bir peygamberin ömrü boyunca aldığı feyze mukabil geldiğini düşünecek olursak, Kur’an’ın ne denli eşsiz muhataplarının ve istifade edenlerinin olduğunu görürüz.

Sahabelerin Kur’an’ı bütün hasse ve duyguları ile emdiğini ve muhteşem bir mana erleri olduğunu bütün İslam alimleri itiraf etmişlerdir.
Bir Hazreti Ebu Bekir ve Ali (ra)’in Kur’an’dan aldığı feyze bütün ümmet birleşse yetişemez.

Kur’an’nın ibareleri bir levha gibidir, sadece kainat sahnesine işaret ediyor. Kainat sahnesinde ise tefekkür edilecek sayısız mana ve incelikler mevcuttur.

"Okyanustan bir damla" ibaresi bu kainat sahnesinin genişliğine işaret etmek içindir.

Mesela, Allah’ın tevhidine delil nedir, denildiği zaman bir elma gösterilir ve onun üstünde ispat edilir. Elma bir damla, elmalar bir göl, sair meyveler bir deniz, diğer mahlukatlarla beraber hepsi okyanus, tüm kainat ise sonsuz bir bahr-ı ummandır. Kur’an’ın nuru bu bahr-ı ummandan sadece bir damladır.

Tefekkür noktasından bizim nazarımıza belki bir damla, bir göl bir, deniz kafi gelebilir, lakin koca gözleri olan Cebrail, İsrafil, Azrail, Mikail (as) gibi varlıkların yanında bu alemler bir toz zerresi gibidir.
Hem kainat hem Kur’an onlarında kitabı, onlarında rehberidir, sadece insana bakmıyor.

Ayrıca Hazreti Peygamberimiz (asv)’in bu meleklerden daha üstün olduğu düşünüldüğünde, onun istifade alanının ne kadar geniş ve külli olduğu takdir edilir.

Özet olarak, Allah Kur’an’ın sayısız manalarını okuyacak sayısız mahlukatı ve nazarı yaratmıştır. Öyle ise okyanus tabiri hafif bile kalır.

Öyleyse gayret bizden, başarı ancak Allah’tandır


Rasûlüm!
Sana kitaptan ne vahyediliyorsa
onu okuyup başkalarına da anlat.
Namazı da dosdoğru kıl!

Çünkü bütün şartlarına riâyet edilerek
hakkiyle kılınan namaz,
insanı her türlü hayasızlıktan,
dînin ve aklın kabul etmediği şeylerden alıkoyar.
Allah’ı zikretmek ise en büyük ibâdettir.
Allah, bütün yaptıklarınızı bilir.(6)

De ki:
“Benimle sizin aranızda şâhit olarak Allah yeter.
O göklerde ve yerde ne varsa hepsini bilir.
Bâtıla inanıp Allah’ı inkâr edenler yok mu,
gerçekten zarara uğrayıp
kendilerini helâke sürükleyenler
işte onlardır.” (7)

“Şüphesiz Allah,
açıktan söylediklerinizi bildiği gibi,
gizlice söylediklerinizi de bilir.”(1)

Bilmez misin ki,
Allah gökte ve yerde ne varsa,
her ne olup bitiyorsa
hepsini çok iyi bilmektedir.

Bunların hepsi bir kitapta yazılıdır.
Şüphesiz bunları bilmek,
Allah için pek kolaydır. (2)

Allah,
onların geleceğini de bilir,
geçmişini de.
Bütün işler neticede Allah’a döner
ve O neye hükmederse o olur. (3)

Her kim de inkârda diretirse,
sakın onun küfrü seni üzmesin.
Neticede hepsinin dönüşü bizedir
ve yaptıklarının sonuçlarını onlara haber vereceğiz.
Şüphesiz Allah,
göğüslerde saklı tutulan
en gizli niyet ve düşünceleri bile
çok iyi bilir. (8)

Allah asla çocuk edinmemiştir.
O’nunla birlikte başka bir ilâh da yoktur.
Eğer olsaydı,
o takdirde
her bir ilâh kendi yarattıklarını yanına alır
ve mutlaka biri diğerine üstünlük kurmaya çalışırdı.
Allah, onların uydurduğu
noksan sıfatlardan münezzehtir. (4)

Doğrusu Rabbin
onların göğüslerinde gizlediklerini de,
açığa vurduklarını da bilir.(5)

Kıyâmetin ne zaman kopacağının bilgisi
yalnız Allah’ın katındadır.
Yağmuru O indirir.
Rahîmlerde olanı da O bilir.

Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez.
Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez.
Şüphesiz,
her şeyi hakkiyle bilen,
her şeyden hakkiyle haberdâr olan
yalnız Allah’tır. (9)

İşte bu,
duyuların ötesinde kalanı da
duyuların algı sahasına gireni de bilen,
kudreti dâimâ üstün gelen,
engin rahmeti
her şeyi kuşatmış olan Allah’tır. (10)

O,
yere ne giriyor
ve oradan ne çıkıyorsa,
gökten ne iniyor
ve oraya ne yükseliyorsa
hepsini bilir.
O,
pek merhametlidir,
çok bağışlayıcıdır. (11)

Şüphesiz Allah,
göklerin ve yerin bütün gizliliklerini bilendir.
Doğrusu O,
göğüslerde saklı bulunan
bütün gizli düşünce, niyet ve inançları da
hakkiyle bilir.(12)

Eğer inkâr ederseniz,
bu sizin aleyhinizedir;
çünkü Allah’ın sizin hiçbir şeyinize ihtiyacı yoktur.

Fakat O,
kullarının inkârına da râzı olmaz.
Şâyet inanıp şükrederseniz,
bu davranışınızdan hoşnut olur.

Hiçbir günahkâr
başkasının günahını yüklenmez
ve başkasının günahıyla yargılanmaz.

Sonunda dönüşünüz
Rabbinizin huzuruna olacak
ve o size yaptıklarınızı bir bir haber verecektir.
Şüphesiz O,
göğüslerde saklı tutulan bütün gizlilikleri
hakkiyle bilmektedir. (13)

De ki:
“Ey gökleri ve yeri yoktan yaratan,
duyuların ötesinde kalanları da
duyuların algı sahasına girenleri de hakkiyle bilen
Allahım!

Anlaşmazlığa düştükleri şeyler hakkında
kullarının arasında
hak ve adâletle hükmünü verecek olan
elbette sensin.
(Beni doğru olana ulaştırmanı bekliyor,
inkârcıları sana havâle ediyorum.)”(14)

Allah
gözlerin hâince bakışlarını da,
göğüslerin gizlediklerini de bilir. (15)

Kıyâmetin ne zaman kopacağının bilgisi
sadece Allah’a aittir.
O’nun bilgisi ve izni olmadan
ne bir meyve tomurcuğundan çıkabilir,
ne bir dişi hâmile kalabilir,
ne de hâmile olan biri doğum yapabilir.

O,
“Nerede bana şu ortak koştuklarınız?” diye
sesleneceği gün,

müşrikler:
“Sana açıkça söyleyelim ki,
içimizde senden başka boyun eğilecek
bir ortağın bulunduğuna şâhitlik edecek
hiç kimse yoktur” diyecekler. (16)

Göklerin ve yerin anahtarları
O’na aittir.
O,
dilediğine rızkı bol verir,
dilediğine ise kısar ve ölçülü verir.
Şüphesiz O,
her şeyi hakkiyle bilmektedir. (17)

Yoksa senin hakkında:
“O, Allah adına yalan uyduruyor” mu diyorlar.
Allah dilese senin kalbini de mühürler.

Allah,
gönderdiği Kur’an âyetleri
ve kâinatta uyguladığı kanunlarla
bâtılı yok eder
ve gerçeği ortaya çıkarıp
zafere ulaştırır.

Doğrusu O,
göğüslerde saklı tutulan bütün gizlilikleri
hakkiyle bilmektedir. (18)

Allah,
kullarının tevbesini kabul eder,
günahları affeder
ve yaptıklarınızı bilir. (19)

O
Evvel’dir, Âhir’dir, Zâhir’dir, Bâtın’dır.
O her şeyi hakkiyle bilir. (20)

Gökleri ve yeri altı günde yaratan,
sonra da arşa istivâ eden
O’dur.

O
yere gireni de,
ondan çıkanı da,
gökten ineni de,
göğe yükseleni de bilir.

Nerede olursanız olun,
O dâimâ sizinle beraberdir.
Allah,
bütün yaptıklarınızı hakkiyle görmektedir.(21)

O
geceyi gündüze katar,
gündüzü de geceye katar.
O,
göğüslerde saklanan bütün gizlilikleri bilir. (22)

Görmez misin ki,
göklerde ne var,
yerde ne varsa
hepsini
Allah bilir?

Üç kişi gizli bir görüşme için
bir araya gelecek olsa
veya fısıldaşsa
mutlaka dördüncüleri
Allah’tır.

Beş kişi bir araya gelse
veya fısıldaşsa
altıncıları mutlaka
Allah’tır.

Bundan daha az
veya daha çok sayıda kişi
her nerede bir araya gelirse gelsin,
ne fısıldaşırsa fısıldaşsın
Allah mutlaka yanlarındadır.

Sonra da Allah onlara
yaptıklarını kıyâmet gününde
tek tek bildirecektir.
Doğrusu Allah,
her şeyi hakkiyle bilir. (23)

O Allah ki,
O’ndan başka ilâh yoktur!
Duyuların algı sahası dışında kalan şeyleri de,
duyuların algı sahasına giren şeyleri de bilir.
O,
Rahmân’dır,Rahîm’dir. (24)

O,
göklerde ve yerde ne varsa hepsini bilir.
Sizin gizlediklerinizi de,
açığa vurduklarınızı da bilir.
Allah, göğüslerde saklı tutulan
bütün gizlilikleri bilir. (25)

Başa gelen her musîbet,
ancak Allah’ın izin vermesiyledir.
Kim içten ve şuurlu olarak
Allah’a iman ederse,
Allah onun kalbini doğruya
ve gerçeği idrake açar.
Allah her şeyi hakkiyle bilir. (26)

O,
duyuların ötesinde bulunan şeyleri de,
duyuların algı sahasına giren şeyleri de bilendir.
Yine O,
kudreti dâimâ üstün gelen,
her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır. (27)

Söylemek istediğinizi
ister içinizde gizleyin,
ister açığa vurun hiç fark etmez.
Çünkü O,
göğüslerde saklanan
en gizli düşünceleri bile
tam olarak bilir. (28)

Yaratan yarattığını bilmez olur mu hiç?
İlmi her şeyin bütün inceliklerine kadar nüfûz eden
ve her şeyden hakkiyle haberdar olan
yalnız O’dur. (29)

1) Enbiyâ / 110. Ayet 2) Hac / 70. Ayet 3) Hac / 76. Ayet
4) Mü’minûn / 91. Ayet 5) Kasas / 69. Ayet 6) Ankebût / 45. Ayet
7) Ankebût / 52. Ayet 8) Lokman / 23. Ayet 9) Lokman / 34. Ayet
10) Secde / 6. Ayet 11) Sebe’ / 2. Ayet 12) Fâtır / 38. Ayet
13) Zümer / 7. Ayet 14) Zümer / 46. Ayet 15) Mü’min / 19. Ayet
16) Fussilet / 47. Ayet 17) Şûrâ / 12. Ayet 18) Şûrâ / 24. Ayet
19) Şûrâ / 25. Ayet 20) Hadid / 3. Ayet 21) Hadid / 4. Ayet
22) Hadid / 6. Ayet 23) Mücâdele / 7. Ayet 24) Haşr / 22. Ayet
25) Teğabün / 4. Ayet 26) Teğabün / 11. Ayet 27) Teğabün / 18. Ayet
28) Mülk / 13. Ayet 29) Mülk / 14. Ayet

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Allah,gizlice söylediklerinizi de bilir Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Allah,gizlice söylediklerinizi de bilir şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Allah,gizlice söylediklerinizi de bilir şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
zkrytsgn
zkrytsgn, @zkrytsgn
20.2.2023 23:55:36
Ellerinize yüreğinize duygularınıza sağlık manevi duygularla yazılmış çok güzel bir paylaşım tebrik ederim canı gönülden kutlarım sizi ve bu güzel güzel paylaşımınızı kaleminiz kavi ilhamınız daim ve sonsuz olsun iyi geceler diler sonsuz saygılar sunarım...
Işık  Mehmetali
Işık Mehmetali, @isikmehmetali
20.2.2023 19:10:37
Anlatımı güzel şiirdi bu güne şükür usta
Emeğine yüreğine sağlık
___________________________Selamlar
Ozan Neco Baba
Ozan Neco Baba, @ozan-neco-baba
20.2.2023 13:28:12
mahir kaleminize sağlık değerli hocam duyarlı gönlünüz var olsun
ŞÜKRÜ ATAY
ŞÜKRÜ ATAY, @sukruatay
20.2.2023 10:52:26
Yüce Kur'an-ı Kerim için meal çalışmanızda Cenab-ı Hak'tan muvaffakiyet diliyorum.
Depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum🙏
Milletimizin başı sağolsun. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Cenab-ı Hak bizleri felaketlerden uzak eylesin.
Sonsuz selam ve saygılarımla.
Allah'a emanet olun.

TUĞAL  KÖSEMEN
TUĞAL KÖSEMEN, @tugalkosemen
20.2.2023 10:49:21
Bu güzel paylaşımı,her zaman'kş gibi beğeni ile okudum.
Bu kıymetli paylaşımınız için kutluyorum.
Saygıyla,esenlik diliyorum.
Osman NALBANT
Osman NALBANT, @osmannalbant
20.2.2023 10:36:16

*** Allah, çok bağışlayıcıdır *** şiirini, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı içtenlikle KUTLUYORUM...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL