0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
480
Okunma
En yakışmayan şeyi yaptın kendine
En yakışmayan şeyi bir kış gününde
Ben, kış zannederdim insanlığın düşmanını
Abartmışım şekerleri ellerinden alındı diye hunharca ağlayan çocuklar gibi
Meğerse ölümünmüş yakışmayan bana, senden de fazla.
Dans etmek istedim sen ölünce, ben de ölümle
Sonra ayaklarım kaydı, ellerim de reddedince artık
Anladım, asla dans edemeyeceğimi
Romantik bir hikayem de yoktu oysa
Ne Yıllarca bale yaptıktan sonra ayağım kırıldığı için bırakmıştım dansı
Ne de savaşlar olurken dünyada dans edebilecek biriydim ben
En baştan reddetmiştim dansı
Sen ise, en baştan reddettin doğmayı
Kış yakışırdı sana, kışın sertliği örterdi heryerini
Kefen olmamalıydı örten seni ve kollarına alan bir kış gününde
Kefen olmamalıydı seninle sohbet edecek olan
Kefen olmamalıydı kollarını saran
Ve sen reddetmemeliydin doğmayı en başından
Ama ben, bir kürek mahkumu gibi kabul ediyorum sonumu
Yüzünün kızarıklığı evlatlarının gözlerini yakar diye onları görmek istemeyen ebeveynler gibi
Kanser onu yerken ölümü sevmeye çalışan kart bi herif gibi kabul ediyorum
Sen kendine yakışmayanı yaptın
En çok yakışmayanı
Üzerine çok düşündün mü ölümün?
Neyle öldürdün kendini, bıçak?
Hayır onu sanıyorum ki başaramazdın
Canın yanarken sesin nasıl duyuldu henüz seni tanımayan ve tanımayacak olan kefenince, bunu düşündün mü hiç?
Neden soğuk bir günü seçtin?
Isınmak için mi acıttın kendini, akıttın kanını?
Toprak, seni içine çekecek toprağın seni çürütmek yerine isitacagini mi sandın?
Hayır, olamaz, soğuğu seversin sen.
Peki neye kandın?
Bütün dünya seninle alay ederken
Politik bir intiharla başkalarını mı incitmek istedin?
Neden ben değil kefenin tüm haklara sahip şimdi?
Ama ben, bir hiç bu dünyada, sana soru soramam
Kendime haksızlık edişim, matematik kadar saçma
Matematik kadar doğru.
Bana kalırsa işeyaramaz, sana kalırsa ne olur bilmiyorum
Ama sen ne istersen o olsun
Dünyadanın farklı yerlerinde farklı savaşlar
Çekik gözlüler ve beyazlar kavga etsin
Beş bilemedin altı sene sonra Kıyamet kopsun
Ama sen
Sana gelirsek, ölmemeliydin
Kendime ben ne kadar haksızlık ettiysem
Sen beni de geçtin, geçtin, geçtin
Geçemedin benim geçtiğim hiçbir yerden
Geçmeden gittin
Gözlerin savrulacak oldu birkaç defa, hemen toparladın
Seni bekleyen buz gibi Kefeni düşlediğinden
Kaldırımlar oysa, daha sıcak kefenden
Nereden bildiğimi sorarsan eğer, tahmin ediyorum sadece
Daha önceleri bir yakınım ölmedi benim hiç
Kaç tane yakınım olduğunu ise saymadım bugüne dek
Sen oldun ölen, en olmayacak kişi, sen bir tek
Evin olmayabilirdi, işin ve düşünecek bir şeyin, ama sen olmalıydın
Yaşamanın anlamı ne olurdu, evsiz, işsiz ve düşsüz dersen
Doğru dersin, senin için bir anlamı olmazdı
Ama bir de benim içimi görsen
Gözlerin yalnızca kefene bakmasa, eğer bakabiliyorlarsa hala
Ölümünü bir gün kabullenirim elbet
Ama bilmiyorum nasıl kabullenirim ellerinin yok olacağını
Kollarının yok olacağını, gözlerinin açılmayacağını bir daha
O iğrenç gülüşlü lanet olası kefenin altında
5.0
100% (1)