Lal-û GevherŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Dağıtamıyor hiçbir güneş gözlerimdeki sisi
Ve ben halâ "yarın aydınlık olacak" diyorum Külsü bir yaygından çıktı kalbim Serinlediğim de oldu diyemem! Alevlerin deruni yangını Bir vakanüvîs tarihçesine geçsin. Ezâ gibi aksetti hayatın yaprakları üstümden... Kalbim Ah göğsümdeki "yara" Bunca keser içinde Bir de kalbi saplanır göğüs kafesime ağrılı. Görmedi Ezilmiş umutlarımın perçeleri Köpeklerin ağzında terbiye edildi! Yaş yerine kan akarken gözlerimden Güneş penceremden gülümsedi... Ey azizim Gençliğimi satmışım kışın soğuk rüzgârlarına! Kaybolmuşum tanrının yazgı kaleminde. Ömrümün takvimleri kırmızıya nakşedilmiş Yine de diz çökmem feleğin feragât çarkında... Sevdasını s’atan bir şehrin sancısındaydım oysa! Gel gör ki Firûze rıhtımlarında intihar mektupları okunur olmuş! Delikanlı bir cümle bulamadım Örgün gazetelerde... Dilim kalkmazdı yokluğun icabetine Yokluğunla yaşamaya alışmış derviş değilim! Sadece Geceyi bekleyen hayal tamircilerinin umutsuz düşlerinde düşsüz kaldım kendime! Kimde eksilir acılarım? Annemin sıcak göğüsünden başka! Hayat kurtlar sofrası kurmuş sevdaya dair Gel de Gel de haykırma göğsün çatlayıncaya kadar! “Gel de...” Sevgilinin gönlünden öpmek Bir memlekettin toprağını öpmekti Oysa... Gizem/Asi / Hüzünbaz |