1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
400
Okunma
Tırnak ucumdaki toprak kırıntısı ile ölümün mezarını kazıyorum
En meşru gidişini yaşıyor insan
En masum hali ile
Büyüyor çocuk düşleri ölümden günler çalarak
Ne kadar mutlu olsak o kadar eksik kalır ölüm diye
Kadehlerin dibine varıyor eksik kalmış sarhoşluklarım
Siz büyümeyin diyorum çocuklara
Oysa çocuklar
benden evvel çıkıyorlar misketlerin rengarenk dünyasına
Öyle apansız esiyor ki rüzgar
Penceremde boynunu kırıyor siklamen çiçeği
İlk ölümü hatırlıyor nefesim
İlk cinayeti
İlk kurbanı
İlk nefsi terk adanmışlığı
Kabil’in elinden çekip alıyorum bu kıyısız sevişmeleri
bir kır evinde
Çıplak nehirlere teslim etmek istemiştim
Gülün bülbüle olan aşkından doğan gözyaşını
Her bir damlası
ölümden ödünç idi
sevgiliden avuçlarıma dökülen
En çok da analar ağlardı bu kendini bilmez ölümlere
Birde ölümleri meslek edinen Azrail
Sırf analar ağlamasın diye
Tanrılardan sonsuz yaşamı çalıp
Bütün çocuklara hediye etmek isterdim
En iyisi mi
Tanrıyı indirip yeryüzüne
onun sevdiği her bir canı
kendi eliyle almasını istemek olurdu
İsimsiz doğumların
Akan kanlarını sunaklarda adayıp tüm meleklere
Ölümün adını gözyaşı koyup
Yaşamı doğuruyorum
Fitilini aşk ile ateşlediğim gecede
Sen de öldün demek için ruhuma
Onu da ateşe teslim ediyorum
Sende öldün ölüm
Ölüm sen öl
Sen
Ölüm
OL
5.0
100% (5)