6
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
877
Okunma

Nasıl yazılır bu hissiyat bilemem
Geçmiş denen şey var ya geçmiyor
Gönle düşmüşse ateş söndüremem
Sabır ve teselli var fakat yetmiyor.
Kimisi zeminine hasrettir hayatının
Kimisi zamanına mahkum, üstelik müebbet
Yeşilinde görür mutluluğu dokununca dalına
Tanıdık suretlerde yaşar kimi ruhi mücerret.
İçinde yaşanır her ne varsa, yansımaz dışa
Kalemle, saz ile,fırça ile konuşur
Eller bağlı, yürek burkuk öyle yaşanır
Gurbetin tahayyülü derin, kalamaz kışa.
Hep saklanandır, hem de özlenen dolucasına
Nefes alıştır kavuşmak delicesine
Belki de bu hicran yaşatır bizi ölümüne
Zamana, zemine karşın yıllarca yine.
Ne sazın telinden çıkandır teselli
Ne şiirdeki ahenk ne de bir resim
İleri gitmek acıdır, gerisiyse kördüğüm
Takılmışsak maziye, huzur gelecek mevsim.
Anladık ki dardan bakmak vermiyor çare
Bu zaviyeden ruh, oluyor pare pare
Oysa dünya dedikleri zaten geçişti
Hakiki kalınmaz burada, o bitecekti.
Anlayan var elbette bu geçici viraneyi
Ondan bel bağlamamışlar, üzmemişler kimseyi
Hak yoluna çıkar o gurbet dediğin
Mekana ve zamana inat işte gerçeği.
Ne dayanılır hüznüne yüreğin
Ne de çare gelir beklediğin
Gurbet yer, içer sofrasını sırça köşkün
İnsanlar bu yüzden mutsuz, bu yüzden üzgün.
Artık üzülmek yok gidene, kalana
Selam olsun selamımızı alana
Soruyorsa birileri bizi dostluk adına
Hasreti yok sayarız, Allah`ın aşkına.
Oğuzhan KÜLTE
5.0
100% (12)