1
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
602
Okunma

Boyum, kapı kolunu geçeli
Gerçek kelimesi kadar gerçek dışı,
Ve doğru kadar değişken günler içinde
Patinaj yapıyor ruhum.
Sağ-sol dar kafalı şovenizm,
Dudağımda kara alaycılığı.
Düzensiz dizilişlerde
Açık kırığa katlanırcasına
Katlandığım gerçekler.
Nefes aldırmada zayıf
Alçalan güneşlerle yükselen
Küçük ürpermeler...
Ayaklarını gövdesine kadar çekip çömelebilen
Biri olamadım
Ya da kanatlı ayakkabılarla gezen
O insanlar kadar benzeyemedim
Normale...
An bile.
Epeydir
Kollarımı kavuşturduğum yerde
Şişkin kanlı, çok uçlu bir yara,
İçi irin.
Geç-e-miyor kanıksanmış sancılarım.
Nan-kör zamanlarda topladığım
Kurumuş su kuyusu kadar ürkünç çıkarımlarımı
Çitiyorum birbirine.
Çittikçe büyüyor, yığılıyor üstüme.
Neden buradayım, neden burada...
Neden -bu kadar sığ- her söz,
Neden -safi bencil- herkes...
Beni duyduğunu söylersen
Konuşmuş gibi yaparım.
Anlatabilmiş gibi hatta.
Hepimiz aynıyız söylenceleri,
Kredi kartına on taksit sevmeler evreni içinde,
Kapitalist köyün sosyalist çobanın kaderi,
Kayıplarının ölü başlarına bakıp,
Gülümsediklerini söylemek değil midir hep?
Ekseriyete muhtaç fotoğraflar içinde
Belli belirsiz
Bir ’iyi ki’ düşüyor ağzımdan.
Sebep tüm kurgulanmış aczime.
Sürüngen bitkinin filizleri gibi
Parlayıp sönen heveslerim.
Ne zayi, ne kazanım...
Masamda bir galon çaresizlik ayranı
Nefesimde ihtimale doğru yol alan umutsuz bir tutku.
Cebimde bir kaç kırıntı umut,
Bir büyük paket kuşku.
Beni anladığını söylersen
Şaşırmış gibi yaparım.
İnanmış gibi hatta...
14.07.22
Serpil Şen
5.0
100% (7)