5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1086
Okunma
Değirmenden yayılan buğday kokusu
doldurmakta çatısı kiremitli tek katlı evini
yalın hayatların, yorgun sevdaları sardıkça yüreğini
gece, kırılan bir bardağın kayıp parçası şimdi
tehlikeli ve bir o kadar da cezbedici
ölüm bir santim daha yakınında şimdi.
Oysa yaşam umut olmalıydı eş anlamlısı
zıttına düşmemeliydi umutsuzluk kelimesi.
İki genç kız, iki taze çiçek
biri nergis biri yonca
yaprakları güneşle yıkanmış,
kokuları yeni sinmiş renklerine.
Sindikçe silinmiş yapraklarına işleyen sevgi
sevgisizlik yüreklerinde bir yapraksız çınar şimdi.
Düşleri, umutları kadar büyüktü oysa
dağ gibi yüreklerinde daha kök salmıştı umutları
bir yabani ot çürüttü tüm tebessümlerini.
Gittikçe bakmaz oldu günebakan çiçekleri
yavaş yavaş kayboldu gülüşmeler
saatler saatleri kovaladıkça, şehir yağmaya başladı
usulca kiremitlerinizin arasından üzerinize
kimbilir; cemresi içindedir varlığınızın
kucak dolusu umutlar yağdıracaktır toprağınıza.
Ana rahmine emanet bıraktığınız gülüşleri
geri alacaksınız belkide;
ağlayışlarla başladığınız hayata karşılık.
İki genç kız, iki ayrılmaz varlık
biri gece biri gündüz
düştüler leyl u nehar’ın kelamlarına
umutlarımı aşılamaya çalışıyorum
kokusu renklerine yeni sinmiş goncabaharlara
Leyl u Nehar