8
Yorum
27
Beğeni
4,9
Puan
684
Okunma
Çamurlu bir elbise giymiş şehirin içinde dolaşırken
yoksulluğumun zayıflık hallerini görüyorum
güneşin otaritemi bozmasına izin vermeden sürüklüyor ayaklarım beni geleceğime
yağmura aldırmadan rüzgarın eteklerini ucurup gösteriş yapmasına aldırmadan
sokaklara savrulan yaprakları çiğnemeden yürüyorum
geleceğime
bir ümit bulsam sokaklarda duyulur feryadım ulu cami avlusunda taziyeleri mi kabul ederek gömerim acılarımı
çıkarırım çamurlu elbiselerimi ,tabanı yırtık çizmelerimi
en çirkin gülüşümle ugurlarım yoksulluğumu
kaldırımlara dökülen gül yapraklarını çiğnemeden yürürüm geleceğime
günahına bakmadan severim insanı ne din polisi nede bir yargıç olmadan ön yargılara bakmadan geçerim bu çamurlu yollardan her el çamurlu değilmidir zaten
kendini beğenir her el
rüzgâr gibi kıvıra kıvıra havasını atarak karışır dalgalara
ve her çöplük kendi meydan savaşını verir .
atılmış her yürek gibi
kırılmış şarap şişesinin sahibinin ıslanmış bedenini
bir karton parçasında kedileriyle kurduğu dünyası na ayak basmadan yürüyorum geleceğime
süslenmiş lambaların çamurlu penceresine uzaktan bakınca kibir yansıyor sokaklara
rüzgâr havasını atıyor yine kıvrıla kıvrıla yağmuru boşaltıyor üzerime yıkanıyor ayaklarım yürüyorum geleceğime
sonra iyilik tutuyor ellerimi ,
okşuyor, tarçın gözlü yavru bir kediyi
koynumda uyutuyor yüreğim
fakir bir edebiyatçı kokuyor teni
tertemiz tüylerinde ısınıyor kalemim
sımsıcak bir bakışla ,başlıyor zenginliğim
şimdi basıyor ayaklarım yerlere
yüreğime sıçrayan kirli düşünceleri savuruyorum sokaklara .
çamurlu giysiler giyer bu şehir
çamurlu kıyafetleri dikip de giydirir insanlığa
kimi kibirden giyer
kimi havasından
kimide yoksulluktan
hepsini n de sonu aynıydı
ULU Cami avlusunda
Ayşe caniberk
Gümüş kalpler
5.0
93% (14)
4.0
7% (1)