2
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
513
Okunma
HAYAT VE ÖLÜM
Ömür yolculuğuna ağlayarak başlarsın
El bebek büyütülür, gülücükler saçarsın
Minicik parmakların, gülpembe yanakların
Şu yalancı dünyadan sen de gelir geçersin.
Kanat gerer ailen serpilirsin, büyürsün
Birkaç sene geçince adım atar yürürsün
Odalarda fır dönüp koştuğun günler biter
Sokağa indiğinde hayat neymiş görürsün.
Oyun arkadaşların topunu alıp kaçar
Küçümsediğin kişi her şeyde seni geçer
Zamanla anlarsın ki yaşam garip, muamma
Ömür denen tünelde şaşkına dönmüş "beşer"
Çocukluk devresinden gençliğe evrilirken
Ses telin kalınlaşır, olursun şimdi ergen
Ayağın yere basmaz, babanı beğenmezsin
" Sen herşeyi bilirsin " havaya girdin erken.
Onbeşli yaşlarında koşarsın tutulmazsın
Büyüğünle konuşmaz, sohbete katılmazsın
Öyle zannedersin ki dünya seninle döner
Belki farketmemişsin, yenilir yutulmazsın.
Onsekizine gelip liseyi bitirince
Duyguların zirvede, kralsın sen kendince
Başın göklere değer, koşar adım yürürsün
Şeytan kibir akıtır ruhuna ince ince.
Üniversite ile sonsuz özgürsün belki
Zirvelerde yaşarsın " gençlik " denilen zevki
Ama sonraki günler, iş derken geçim derken
Ezilir yıpranırsın, kayıp edersin erki
Takatsiz kaldığında hafızan da zayıflar
Bedenin bîtap düşer, başlar inleme, ahlar
Dizlerin tutmaz olur, iner gözüne perde
Yürürken yorulursun, saçına düşer aklar.
Daha dün çocuk iken bugün oldun ihtiyar
Koşman mazide kalmış kulağın ağır duyar
" Doktor bana bir çare " desen artık nafile
İri cüsse bedenin şimdi bir kabre sığar
Son bulmaz anla artık yapıp edeceklerin
Yolunu gözler gayrı börtü ve böceklerin
Boşuna yıllar boyu çalışmış ve yığmışsın
Abbas yolcudur sanki var mı güzel eserin ?
Yahya TOPAL
Kırıkhan / HATAY
5.0
100% (4)