4
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
484
Okunma
Sen diye,
Senin için kendini feda eden, dilde kalan ağıtların peşrevinde kirpik kirpik yaramdan gözyaşı dökülür
Kollarında oldu ne olduysa
Karanlık kaldı gözbebeğinin yanında aydınlık.
Bölündü gündüzüm,
Sabah çiyi düşen gözlerin nur gibi indi güne
Karanlık ne ki iki gözüm!
Aydınlık korktu gözündeki nurdan
Yanarken aşk diye,
Hüznünü sevince boğmuş gözlerin.
...
Çeperini çatlatan bedenim kaldı yangınında,
Kanmıyorum suya. Susuyorum ellerinde.
Gözlerimi kapatınca
Ölüm ışımasın diye tavanda asılı kalıyorum.
Ve gözlerin yağıyor ağıtlardan
Dökülen çiy damlasındaki buluttan
Ne oldu güzel!
Kirpiklerine sabah çiyi düşmüş
Bulutlar nemini senden alıp, pınarlarına ortak mı olmuş.
Gözbebeğinin ışıltısı gibi sancı veren ağıt kalmış dilinde
Aydınlığıma inat kanayan yaram üşür
...
Kutsal kasendeki sıcaklık vuruyor
dilim damağımda kuruyor
Kürek kemiğinin deresi şelale misali
Şuh kahkahanla çoğalıyor.
Ruhunun azadı için açtığım bedenindeki her delikten
Bakışında yok olan yaramın yanında
Gün yüzü görmeyen dertler çağlıyor
Aydınlık bilmeyen teninde dolaşırken
Üşüyen gözlerimin üstünde yaram kanıyor.
5.0
100% (5)