0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
397
Okunma
Sen birine;
“Gak” deyince et,
“guk” deyince su vermeye,
devam et.
Et birgün bitecek ama;
Tenezzül etmeyince yalın suya
“itibardan tasarruf etmeyen” bu
iki diplomalı devlet kuşu,
silkeleyip sırtından
seni atmaya çalışacak inan!
Dostun sandığın
sıkıca sarıldığın
onu beslediğin ellerin;
“Beni zorlama!”
Diyene değin,
uyacak buna beynin.
Ama
başladımı tüm duyu organların,
ve hareketli uzuvların
karşı çıkmaya sana;
“Seni biz yarattık,
haydi davran artık,
biz uyuyoruz ki varsın,
sen ne garip insansın!”
diye
direnmeye,
ve uyarmaya seni;
anlayacaksın “Uymak” ile “Uyumak” eşdeşliğini.
İşte o gün senin
aval-aval bakan gözlerin
gerçeği görmeye başlayacak,
kulakların doğruyu-yalandan ayıklayıp duyacak,
cessur dilin korkusuzca dönerek
hür ve eşit olduğunu söyleyecek,
gövden seni dim-dik doğrultup
ayaklarını sağlam zemin üstüne oturtup,
başlayacak ileri doğru götürmeye,
ama doğru yöne.
Gaklayıp-guklayacak o yine;
“Ben gidersem gak,
terör gelir bak!”
diye;
Yiyip-bitirmek için senin kalan etini,
tehdit etmeye başlayacak seni.
Dingil bey, lütfen dikkat et,
kesip verme artık ona benim etimden-et!
Bak;
“Beşden yedi çıkarırsan geriye eksi-iki kalır!”
ve bu doğru hesap
mantık ve matematik adını alır.
Onu beslediğin etin hepsi aslında Ben’im,
seninkisi; Eksi iki gibi bir şey,
Dingil Bey!
5.0
100% (3)