1
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
679
Okunma
sıra sıra gölgeler oturmuş karanlığa
mermer bakışlarımın dışına vurmuş
taş dudaklarım
vurdumduymaz bir İstanbul gecesinde
derin derin soluklar almaya çalışıyorum
ahşap pencerenin önünde
nefesinin buğulu sıcaklığından mahrum bırakılmışken..
simit kokulu bu şehrin
ihtiyar parke taşlarında sabahladım
kimi zaman
kimi zaman beni uyutmayan
şehrin ışıkları sanırdım
içime içime işleyen yangınlı hesaplaşmalarda
anılarımız küllenirdi
ve ben en çok seni
karanlıkta kaldığım zamanlarda özlerdim..
kırgınlıklarım kimlik değiştirdiği için yargılandı
sonrası dipsiz karanlık
yalnızlık kelimesine ağır gelecek kadar
derin yalnızlık hükümlüsüydüm..
ruhumdan kovulmak istedim
başkasına aşık kadınlarla sevişirken..
mutluluk tozları sadece serpmeymiş üstümüze
eksiksiz severken eksildim galiba
unutma rüzgarlarında kaybolan uçurtmayım artık
eylül gecesi Beyoğlu’nun izbe meyhanesinin de
ölümlü gibi sevmeyi bırakıp
ölümsüz gibi acı çekmenin şerefine kaldırıyorum
kadehimi..
5.0
100% (1)