15
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1803
Okunma

Kim inkâr edebilir kalemindeki çığlığı,
Yorgun düşlerden çıkıp gelen o deli hasretini
Ben kıyamıyorum gözlerinin kıyısına düşen
Ayın duruşuna, yıldızların raksı devam ederken
Bir nehir kadar yağmurum ellerinde
Nokta kadar eğilir belki başın
Ama kaleminin örtüsünü açamaz hiç kimse
Ben şaşarım ihanetin cüretine
Soysuz tebessümler kuşatırken gecenin,
O uzun zürafa uykusunu
Uyumak zamanı değildir hâlbuki
Hırsızlar çalarken geleceğini
Diri diri sökülürken özgürlüğün dişleri
Bayrağından koparılırken ay ve yıldız
Şehidin kan rengi küser
İtlerin ayaklarında ezilirken sancağım
Söyle, ey Kürşad yürekli şair
Ben nasıl ağlamam, gözlerimde kanarken hürriyet
Akdeniz ağlarken Turgut Reissiz dalgalarına
Cezayir ağlarken Barbarossuz sahillerine
Ben nasıl ağlamam, söyle ey Kürşad yürekli şair.
Gökbörü pençesini sıkmış bekliyor
Adını kirletenlerden hesap sormak için.
Söyle, ey Tiyanşan dağlarının soylu Asenası
Bu şiire türkü yakılmaz mı bu yüreğin Almila’sı giderken
Ben yüzleşirken aynalarında
Hesaplaşırken kindar yüzlerle
Bana bakma ey dağlarımın eflatun baharı
Ben yalnızlığa kibrit çaktım
Önce yalnızlığımı sonra şiirlerimi yaktım
Ve susuyorum haykıramadan sevgiliye
Bu şiir miras kalsın dudaklarına benden geriye…
10 08 2008
Hüseyin Özbay